Virgülüne dokunmadan. Cıvıl cıvıl, kıpır kıpır bir çocuk yüreğinin işkence gibi uygulamalarla dolu bir tedavi eşliğinde, haftalarca, aylarca bir hastane odasında karantinaya alınışını hayal edin bir de.. Dışarıda olanca güzelliğiyle kesintisiz sürerken hayat, her şeye derin bir özlemle camın ardından bakmak zorunda kalan bir çocuğu hayal edin.. Çoğu kez camın yanına ilişecek mecali bile bulamayışını düşünün... Tek gezinti yeri, sık sık mavi kod alarmıyla, insanların ağlayışlarıyla çığlıklarıyla inleyen hastane koridorları olan bir yavrucağın bunalmışlığıyla kıyaslayın sıkılmışlığınızı.. “Yaşam mücadelesi vermekten yaşamayı unutan” minicik bir bedeni tasavvur edin.. Elmasını bile pişirmeden yemesine izin vermeyecek derecede izole edilişini anlamaya çalışın bi çocuğun.. Maske, eldivenler, steril kıyafetler arasından annesine bile korkuyla sarılan bir çocuk... O yüzden, lütfen, şimdi susun. Sancısız, hastalıksız, oda oda salon salon evlerinizde ‘keyiflice’ sıkılmanın tadını çıkarın ...
Kitaplar, geziler ve hayat