Tamaro'yu anlamak için yetkin bir bilgin olmak gerekmez. Sorgulayabilen, sorabilen birisi olmak yeterlidir. Çünkü bunları yapamadığınızı farkettiğiniz an, onun bu aşk romanını hissedebilirsiniz. Aşkı arayan genç bir kadının sürüklendiği skandal ile birlikte, o ve kocasının hayatlarının mahvoluşunu, böyle sıradan kelimeler ve cümlelerle özetleyebilir ama o yazındaki sıradışılığı dile getiremezsiniz. Aşk denen şeyin tüm bu edebiyat ve sinema eserlerinde böylesine işlenilmesinden sonra, yeni ne okunabilir ki, üstelik bu kadar avam bir başlık, kör göze çift parmak bir kitap kapağı resmiyle? Yanılacaksınızdır. Tüm roman boyunca, kentin yakınlarındaki bir yanardağın devinimleri, hareketleri ve belirtileriyle bu insanların zaafları, zayıf kararlılıklarını birlikte okursunuz. Okumazken bile ilişkilendirirsiniz bunları. Aşık oluş, teslimiyet ve terkedişten ibaret tüm o yapıtların aksine. Tamaro'yla birlikte aşkın o en baştaki ürkütücü güzelliğini, el değmemiş bir inci gibi karşıdan ...
Kitaplar, geziler ve hayat