...Bir günde indi ciğerlerime.
Kırıldı tırnaklarım, çıktı ojelerim, bozuldu fönüm. Kenardan bakıyor topuklular, süslü çanta, küpeler bileklikler. Silkindim şehrin tüm kaplamalarından.
Ben de kalkıştım sonunda, bayram değil seyran değilken, hele tatil hiç değilken pedallara basmaya. Planlaması hiç olmayan ve gittikçe çirkinleşen kentimin akciğerleri ODTÜ'de atladık bisiklete, ormanların arasına.
Yürüyüş ve koşu yapanlar, aheste aheste el ele yürüyen çiftler arasında, heyecan içinde aldık ruhumuzu gittik tepelere. Ayna gibi mavi göğe bakmaya doyamadan, ayaklar isyan edene kadar sürdük. Kollarıma uç uç böcekleri kondu, nereden gelmişse vites telinde mini mini bir örümcek benimle seyahat etti.
Bu patikaları, ağaçlar arasındaki yolları bu kişiler bilirmiş de, biz bilmeden nasıl yaşamışız bunca zaman? Evlere niye tıkılmışız?
Hep görürdüm pedalsesi.com sayfalarında doğanın kucağında mutlu olanların yazılarını. Şimdi artık biz de dahil olduk bu insanlara.
Herhalde bisiklet sevgisiyle haşır neşir olan herkesin aklından ilk geçirdiği düşüncelerdir bunlar, niye daha önce yapmadık bunu; temiz hava ve yeşillik, fiziksel aktivite ve spor, mutluluk...
Teknolojiyle gelişen herşey bizi daha az hareket etmeye yöneltiyor gibi görünüyor, ama aynı teknoloji bisikletleri de çok geliştirmiş. Patenle kayar gibi gidiyorsunuz yollarda, herşey konforla spor yapmak için, tüm aksesuarlar performansınızı izleyebilmeniz için.
Çocuklarınıza bisiklet alın, güvenli koşullarda sürmelerini sağlayın. Çocuklukta başlıyor doğa sevgisi, spor merakı. Küçük yaşta bilgisayar, cep telefonu alırsanız tüm gün oturup ekrana bakmaktan başka bir şey yapmayan ağzını bıçak açmayan bir ergenle başbaşa kalırsınız.
Sana araba alayım mı diyor bey, hayır bisiklet al, diyorum. Çünkü arabadan-in-arabaya-bin insanı olmak istemiyorum. Vücudun hareket azlığına alışması çok kolaydır. Yaya kalmak daha eğlenceli ve zahmetli hep. Bir arabadan, kaç yüzmilyonluk şeylerden daha faydalı bisiklet. Delicesine tükettiğimiz onca şeyden daha ömürlük.
Ne kahve ne latte, geldiğimden beri 2 litre su içtim. Uyku daha derin, adımlar daha emin, bu süslü saat de fazla geliyor.
Kırıldı tırnaklarım, çıktı ojelerim, bozuldu fönüm. Kenardan bakıyor topuklular, süslü çanta, küpeler bileklikler. Silkindim şehrin tüm kaplamalarından.
Ben de kalkıştım sonunda, bayram değil seyran değilken, hele tatil hiç değilken pedallara basmaya. Planlaması hiç olmayan ve gittikçe çirkinleşen kentimin akciğerleri ODTÜ'de atladık bisiklete, ormanların arasına.
Yürüyüş ve koşu yapanlar, aheste aheste el ele yürüyen çiftler arasında, heyecan içinde aldık ruhumuzu gittik tepelere. Ayna gibi mavi göğe bakmaya doyamadan, ayaklar isyan edene kadar sürdük. Kollarıma uç uç böcekleri kondu, nereden gelmişse vites telinde mini mini bir örümcek benimle seyahat etti.
Bu patikaları, ağaçlar arasındaki yolları bu kişiler bilirmiş de, biz bilmeden nasıl yaşamışız bunca zaman? Evlere niye tıkılmışız?
Hep görürdüm pedalsesi.com sayfalarında doğanın kucağında mutlu olanların yazılarını. Şimdi artık biz de dahil olduk bu insanlara.
Herhalde bisiklet sevgisiyle haşır neşir olan herkesin aklından ilk geçirdiği düşüncelerdir bunlar, niye daha önce yapmadık bunu; temiz hava ve yeşillik, fiziksel aktivite ve spor, mutluluk...
Teknolojiyle gelişen herşey bizi daha az hareket etmeye yöneltiyor gibi görünüyor, ama aynı teknoloji bisikletleri de çok geliştirmiş. Patenle kayar gibi gidiyorsunuz yollarda, herşey konforla spor yapmak için, tüm aksesuarlar performansınızı izleyebilmeniz için.
Çocuklarınıza bisiklet alın, güvenli koşullarda sürmelerini sağlayın. Çocuklukta başlıyor doğa sevgisi, spor merakı. Küçük yaşta bilgisayar, cep telefonu alırsanız tüm gün oturup ekrana bakmaktan başka bir şey yapmayan ağzını bıçak açmayan bir ergenle başbaşa kalırsınız.
Sana araba alayım mı diyor bey, hayır bisiklet al, diyorum. Çünkü arabadan-in-arabaya-bin insanı olmak istemiyorum. Vücudun hareket azlığına alışması çok kolaydır. Yaya kalmak daha eğlenceli ve zahmetli hep. Bir arabadan, kaç yüzmilyonluk şeylerden daha faydalı bisiklet. Delicesine tükettiğimiz onca şeyden daha ömürlük.
Ne kahve ne latte, geldiğimden beri 2 litre su içtim. Uyku daha derin, adımlar daha emin, bu süslü saat de fazla geliyor.
ha-ri-ka-sın :)
YanıtlaSilnihayet bloggerlerden kafama göre biri çıktı karşıma bisiklet konusunda :D
ben de bisiklet kullanıyorum, hatta şehir içi ve haftanın 3-4 günü işe bisikletle gidip geliyorum :)
o duyguyu tarif edeni okumak bile nsıl heyecan veriyor bilsen !
bol pedallı günler ;)
:)) Çokkk sevindim.
SilMeraklılara: The Health Benefits of Cycling
http://cyclehelmets.org/1015.html
Serra,
YanıtlaSildün kitapçıda dolaşırken "wedding planner" adında bir dergi / kitap gördüm, "serra yazmış olabilir mi?" dedim bir an kendi kendime.
bence bi denemelisin böyle bir şey, mesela "nişan planner" gibi:)
selamlar
:))))) valla ikinci mesleğim planlamak olurdu. süper tespit.
Sil