Ana içeriğe atla

Uydurulan Din ve Kur'an'daki Din

Kur'an Araştırmaları Grubu tarafından hazırlanmış olan bu kitap, kendine ait bir websayfasında da metinleri büyük oranda okuyucuya sunuyor. Öncelikle yazar isimlerinin açıklıkla listelenmemesi dikkat çekici. Peki bu kitap ne anlatıyor ki böylesi bir gizliliğe ihtiyaç duyulmuş?

Dini sadece Kur'an'a (ve Kur'an'a harfiyen uyarak yaşamış olan Efendimize) göre yaşamayı savunuyor çünkü. Bu yaşayış ve iman şeklinin bizzat Kur'an tarafından istenmesi ayetlerle aşikârken, bunun savunulmasının yazar isimlerini gizletecek denli öfke çekebilecek olması, aslında büyük bir ironidir.

Kitap başından sonuna dek, İslâm dinini ve tüm içeriğini, sadece Kur'an-ı Kerim'i esas alarak gerçekleştirilmesini içeriyor. Ve bunu sadece Kur'an'dan ayetleri işaret ederek yapıyor. Toplumların Kur'an'a değil de kul işi uydurmalara sarılmasının tarihini, sosyal ve toplumsal sebeplerini, bunların sonuçlarını da kaynaklarıyla sunmakta.

Bohçalara sarılı, yükseklere asılı, el sürülmeden nesiller geçen, Allah bize ne söylemiş hiç bilinmeyen, bu bilme işinin sadece birkaç âlimin tekelinde olduğu sanılan/kabul edilen, toplum genelinde sadece ölünün ardından duvardan indirilip okunan ve (içinde onlarca defa vurgulandığının tam eksine) "üzerinde derin derin düşünülmeyen" Kur'an... Her bir kelimesinin, her bir kelimeye eklenmiş takının bile bir anlamının olduğu Kur'an...

Allah'ın kelâmı bize yakın, kul işi ilâveler, saptırmalar bizlerden uzak olsun. Bize düşen okumak, düşünmek, ve yerine getirmek.

Uydurulan Din ve Kur'an'daki Din
Kur'an Araştırmaları Grubu
56. basım, 488 sayfa
İstanbul Yayınevi



İşbu Web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü yazı içeren bilgi-belge ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları blog yazarına aittir. İşbu web sitesinin içeriği, sitede kullanılan her türlü yazılı malzeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.

Sitede yer alan bilgilerin çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, blog yazarının önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple bu sitede yer alan metinler kısmen veya tamamen sahibinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir Web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Didem Madak - En Kalması Gereken Şair

İki nefes arasında yazdım bu yazıyı. İki nokta arasında. Şiirini okumadan şiiri hakkında okuduğum ilk şair değil Didem Madak, ama azıcık dizesinin yer verildiği bir yazıyı daha bitirmeden karar verdim kitaplarını alıp okumaya. İki sayfa arasında. Sözcükler dergisinin en güzel, dolu dolu sayılarından birinde, 57. (Eylül-Ekim) sayısında bir yazıda rastgeldim şiirlerine. Daha ilk satırlarda yüzüme çarpan dizelerin oyunları ve ne kadar oyuncu olurlarsa olsunlar, dile getirdiği anlamların sahiciliği aklımı başımdan aldı. İnanırım bazen bir kâse bal bile umutsuzdur                                                  (Enkaz Kaldırma Çalışmaları'ndan) Şiirindeki dilin örgütlenişi, biçim ve içerik üzerine bir yazı olsa da, yazı içinde atıf yapılan dizeleri aç kurt gibi aradığımı görünce kitaplarını almam şart oldu. Didem Madak, üç tane incecik şiir kitabı yayın...

İnsancıklar

İki adet alıntı sunuyorum sizlere. Birincisi, Ah şu masalcılar! Yazacak yararlı, hoş, kişiye haz veren bir şey bulamazlar da, ne kadar pislik varsa dökerler ortaya! Yetkim olsa yazmayı yasak ederdim onlara! Ne biçim şeylerdir yazdıkları? Okurken ister istemez düşünüyor insan... Kafasını kaşıyor. İnan olsun yasak ederdim onlara yazmayı! Basbayağı yasaklardım. (Kn. V. F. Odeyevski) Bu da diğeri; Ah şu hikayeciler yok mu!... Faydalı, hoş, ruh okşayan yazılar yazmazlar da, şunu bunu karıştırıp, ortaya dökerler. Elimden gelse, topunun yazı yazmasına engel olurdum. Nedir bu, okursun, okursun... alır seni bir düşünce... Aklına saçmasapan şeyler gelir. Vallahi, yazdırtmazdım bunları, hepsini yasak ederdim. (Prens V. F. Odoyevski) Dostoyevski'nin İnsancıklar romanı bu metinle açılıyor. Ancak iki farklı çevirmenle, metnin hangi noktalara gideceğini göstermek istiyorum. Bu incecik kitabın bana edebi çeviri' nin neredeyse çevirmenin edebiyatı olduğunu farketmemde faydası oldu. Ru...

Cemâlnur Sargut Maratonu: Tövbe, Hz. İbrahim, ve Ya Allah'ın Sevdikleri

Cemâlnur Sargut'un ikisi derleme, birisi de bir televizyon yayınının kitaplaştırılmış hâli olan 3 kitabını tek bir yazıda sunacağım, çünkü üçünü de ortak bir bakış açısıyla ifade edebileceğimi düşünüyorum. Tanımayanlar için, Cemâlnur Sargut, "üniversite eğitimini kimya mühendisliğinde tamamladıktan sonra kimya öğretmeni olarak görev yapmıştır. Halen, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. Otuz yılı aşkın süredir tasavvuf alanında yurt içi ve yurt dışında çok yönlü çalışmalar yapmaktadır. " "Ya Allah'ın Sevdikleri!" kitabı, zamanında bir TV kanalında yayınlanmış birkaç bölümlük sohbetin kitaplaştırılması ve içlerinde en iyisi. Çünkü diğer iki kitapta görülebileceği gibi metinlerde benim fikrimce konu bütünlüğü bulunmuyor. İlk kitaptaki sohbetlerde soruları soran ve dağılmaya meyleden konuları toparlayan Ferda Yıldırım. Bu anlamda belli başlıklar altında toplanan akış çok güze...