Rus ve Fransız yapıtlarına ara vererek bir heves aldım Katre-i Matem'i elime. Almamla bırakmam aynı güne rastladı. Genellikle, oldukça hızlı okuyabildiğiniz kitaplar sizde çok derinlere inemezler. Böyle olunca da bir eksiklik hissi duyarsınız; sanki okuduklarınızın, satırların, hatta anlamların belki fizikî, belki de açıklayamadığınız bir ağırlığı olmalıdır ve bu da sizi doyurmalıdır; aksi halde aç kaldığınız gibi bir hisse kapılırsınız. Gözlerinizle yemek yer gibi; zihninizde bir tokluk hissetmeniz gerekir. Bunun için yazım dilinin son derece ağdalı, kişi sayısının onlarca ve her birinin hikâyelerinin de yüzlerce sayfa olması da gerekmez. İşte, Divan Edebiyatı üzerine yetkin çalışmaları olan bir yazar, metindeki bazı kelimleri anlayamıyorsunuz bile; ama size vermesini istediğiniz o hissi vermiyor. Girizgâhtaki tek bir kelime bile bir anda sizi itebilir. 'Antenlerini açmak' gibi bir anlatımın, ne roman başlığına, ne kitabın kapağındaki tablo detayına, ne içinde...
Kitaplar, geziler ve hayat