Ana içeriğe atla

Milena'ya Mektuplar - Kafka

Edebiyat dünyasının en tanınan kadınlarından birisi, kendi kaleminden çıkanlarla değil, ona hitap ederek başlayan mektuplarıyla Kafka'nın aşkı Milena Jesenska Pollak kuşkusuz. Daha önce bir kayıp diye nitelendirilebilecek şekilde hiç Kafka okumamış birisi olarak, belki yanlış eserinden başladım: en öznel ve edebi yeteneklerini en baskılayan biçemiyle mektuplarından.


Tamamen uzaktaki bir kadına odaklanmış düşüncelerle dolu sayfalar - ancak Milena evlidir ve hem Franz'ı hem kocasını sevdiğini yazmıştır. Franz bir kere görüştüğü Milena'ya diyebiliriz ki mektuplarında aşık olur, hatta aşkını mektuplar içinde büyütür.

Kitap Milena'nın yanıtlarını içermiyor, Kafka'nın mektupları  ardarda olduğundan okuyucuya nefes alacak birer boşluk sağlanmış oluyor. Kitabın sonunda yer alan, Milena Pollak'ın Kafka'ya değilse de Max Brod'a yazdığı mektuplar oldukça ilgi çekici. Kafka'yı deliler gibi mektup yazdığı kadının gözünden okuyorsunuz bu kez. Milena Frank'ı (Milena Kafka'nın FranzK şeklinde attığı imzasını hep böyle okumuş ve ondan şifreyle bahsederken hep bu isimle hitap etmiştir) Kafka'dan bile iyi anlatmıştır. Milena'nın duyduğu karmaşık duyguları, sağlığına karşı duyduğu sorumluluğu bir nebze anlayabilmek için önemli mektuplardır bunlar.

Mektupların ilk başlarda, duygulanmalar yoğunken ve tam olarak dile getirilmemişken yazılanları daha ilham vericiydi bana göre - çünkü o Araf duygusu, kendilerine farklı yollar arayan belli belirsiz ifadeler... Kavuşmaya ek olarak görüşme şansları da olmayan iki insandan elbette ki daha çok seven taraf Kafka'ydı, ve kağıtlar üzerinde büyüttüğü bu aşka yine kağıtlar üzerinden son vermek istemiştir. Sonuç olarak bize de büyük bir güçle kelimelerde hayat bulan ve solan aşkı satırlarından okumak düşer.



Milena'ya Mektuplar
Franz Kafka
Can Yayınları, 
25. baskı, 386 sayfa


İşbu Web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü yazı içeren bilgi-belge ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları blog yazarına aittir. İşbu web sitesinin içeriği, sitede kullanılan her türlü yazılı malzeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.

Sitede yer alan bilgilerin çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, blog yazarının önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple bu sitede yer alan metinler kısmen veya tamamen sahibinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir Web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.

Yorumlar

  1. Merhabalar,

    Franz Kafka okumayı kişisel gelişim için çok faydalı buluyorum. Çağımızın en büyük yazarlarından biri olan Franz Kafka eserlerinde insanların kendilerine yabancılaşmasını, yalnızlığını ve korkularını ele almıştır. Franz Kafka’nın Milena’ya Mektuplar’ından derlediğim yirmi alıntıyı okumanız için ben de sizinle paylaşmayı çok isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/kafkanin-milenaya-mektuplarindan-20-etkileyici-alinti/ şu cümle pek çok insan gibi benim de aklıma yer etmiştir:
    -Benimle onun arasında kaldıysan, onu seç Milena!
    +Neden?
    -Çünkü beni gerçekten sevseydin, seçenek olarak görmezdin.

    Güzel okumalar dilerim,
    edebiyatla ve sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin!

Bu blogdaki popüler yayınlar

Didem Madak - En Kalması Gereken Şair

İki nefes arasında yazdım bu yazıyı. İki nokta arasında. Şiirini okumadan şiiri hakkında okuduğum ilk şair değil Didem Madak, ama azıcık dizesinin yer verildiği bir yazıyı daha bitirmeden karar verdim kitaplarını alıp okumaya. İki sayfa arasında. Sözcükler dergisinin en güzel, dolu dolu sayılarından birinde, 57. (Eylül-Ekim) sayısında bir yazıda rastgeldim şiirlerine. Daha ilk satırlarda yüzüme çarpan dizelerin oyunları ve ne kadar oyuncu olurlarsa olsunlar, dile getirdiği anlamların sahiciliği aklımı başımdan aldı. İnanırım bazen bir kâse bal bile umutsuzdur                                                  (Enkaz Kaldırma Çalışmaları'ndan) Şiirindeki dilin örgütlenişi, biçim ve içerik üzerine bir yazı olsa da, yazı içinde atıf yapılan dizeleri aç kurt gibi aradığımı görünce kitaplarını almam şart oldu. Didem Madak, üç tane incecik şiir kitabı yayın...

İnsancıklar

İki adet alıntı sunuyorum sizlere. Birincisi, Ah şu masalcılar! Yazacak yararlı, hoş, kişiye haz veren bir şey bulamazlar da, ne kadar pislik varsa dökerler ortaya! Yetkim olsa yazmayı yasak ederdim onlara! Ne biçim şeylerdir yazdıkları? Okurken ister istemez düşünüyor insan... Kafasını kaşıyor. İnan olsun yasak ederdim onlara yazmayı! Basbayağı yasaklardım. (Kn. V. F. Odeyevski) Bu da diğeri; Ah şu hikayeciler yok mu!... Faydalı, hoş, ruh okşayan yazılar yazmazlar da, şunu bunu karıştırıp, ortaya dökerler. Elimden gelse, topunun yazı yazmasına engel olurdum. Nedir bu, okursun, okursun... alır seni bir düşünce... Aklına saçmasapan şeyler gelir. Vallahi, yazdırtmazdım bunları, hepsini yasak ederdim. (Prens V. F. Odoyevski) Dostoyevski'nin İnsancıklar romanı bu metinle açılıyor. Ancak iki farklı çevirmenle, metnin hangi noktalara gideceğini göstermek istiyorum. Bu incecik kitabın bana edebi çeviri' nin neredeyse çevirmenin edebiyatı olduğunu farketmemde faydası oldu. Ru...

Cemâlnur Sargut Maratonu: Tövbe, Hz. İbrahim, ve Ya Allah'ın Sevdikleri

Cemâlnur Sargut'un ikisi derleme, birisi de bir televizyon yayınının kitaplaştırılmış hâli olan 3 kitabını tek bir yazıda sunacağım, çünkü üçünü de ortak bir bakış açısıyla ifade edebileceğimi düşünüyorum. Tanımayanlar için, Cemâlnur Sargut, "üniversite eğitimini kimya mühendisliğinde tamamladıktan sonra kimya öğretmeni olarak görev yapmıştır. Halen, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. Otuz yılı aşkın süredir tasavvuf alanında yurt içi ve yurt dışında çok yönlü çalışmalar yapmaktadır. " "Ya Allah'ın Sevdikleri!" kitabı, zamanında bir TV kanalında yayınlanmış birkaç bölümlük sohbetin kitaplaştırılması ve içlerinde en iyisi. Çünkü diğer iki kitapta görülebileceği gibi metinlerde benim fikrimce konu bütünlüğü bulunmuyor. İlk kitaptaki sohbetlerde soruları soran ve dağılmaya meyleden konuları toparlayan Ferda Yıldırım. Bu anlamda belli başlıklar altında toplanan akış çok güze...