Puslu Kıtalar Atlası, methini çok duyarak aldığım bir kitap. Daha ilk sayfalardan farklı yaklaşımıyla okuyucuyu zıtlıklar ve ikilemeler bombardımanına tutuyor yazar.
Genel olarak psikolojik çözümlemeler, iç ses paragrafları okuyucuya roman akışında mola verdiren, kendi iç dünyası ve duygulanımlarını tartması için soluk aldıran duraklardır. Anar bu duraklara hiç mi hiç uğramıyor, ve zamanı da hızlı bir çarka bağlayarak bir nehir gibi akıtıyor herşeyi. İşin ustalığı da burada, ortaya serdiği zıtlıklar o kadar çarpıcı ki ... Her anlatılan kişinin hayat yolu ve başına gelenler akla hayale gelmeyecek noktalara bağlanıyor.
Bu anlamda şimdiye dek okuduğum en özgün üsluptaki kitaplardan biri.
Ele aldığı dönemler İmparatorluğun fetihler ve toplumsal yozlaşmalarının bir arada olduğu zamanlar. Anar o dönemde kapalı kapılar ardında neler oluyor, çok kapsamlı bir çerçeve çiziyor. Batakhaneler, arka sokaklar, terk edilmiş kiliseler, merdiven altları, hatta toprağın altı... Bir başka şaşırtıcı şey ise yazarın o dönemlerde bizzat yaşamış gibi, ya da tüm Osmanlı minyatürlerini incelemiş gibi detaylar vermesi. O zamanların silahları, ilaçları, zehirleri, kılıkları, yemekleri... Kitap aslında anlattığı dönemin an resimlerini, minyatürlerini çiziyor gibi. En başta Hulki Aktunç'ın yazısında bahsettiği gibi, tarihsel roman yazmıyor, romanı tarihselleştiriyor Anar.
Bu kitaptan Efrâsiyab'ı Anar'ın Efrâsiyab'ın Hikâyeleri kitabıyla raflarda görmek de sevindirici.
Genel olarak psikolojik çözümlemeler, iç ses paragrafları okuyucuya roman akışında mola verdiren, kendi iç dünyası ve duygulanımlarını tartması için soluk aldıran duraklardır. Anar bu duraklara hiç mi hiç uğramıyor, ve zamanı da hızlı bir çarka bağlayarak bir nehir gibi akıtıyor herşeyi. İşin ustalığı da burada, ortaya serdiği zıtlıklar o kadar çarpıcı ki ... Her anlatılan kişinin hayat yolu ve başına gelenler akla hayale gelmeyecek noktalara bağlanıyor.
Bu anlamda şimdiye dek okuduğum en özgün üsluptaki kitaplardan biri.
Ele aldığı dönemler İmparatorluğun fetihler ve toplumsal yozlaşmalarının bir arada olduğu zamanlar. Anar o dönemde kapalı kapılar ardında neler oluyor, çok kapsamlı bir çerçeve çiziyor. Batakhaneler, arka sokaklar, terk edilmiş kiliseler, merdiven altları, hatta toprağın altı... Bir başka şaşırtıcı şey ise yazarın o dönemlerde bizzat yaşamış gibi, ya da tüm Osmanlı minyatürlerini incelemiş gibi detaylar vermesi. O zamanların silahları, ilaçları, zehirleri, kılıkları, yemekleri... Kitap aslında anlattığı dönemin an resimlerini, minyatürlerini çiziyor gibi. En başta Hulki Aktunç'ın yazısında bahsettiği gibi, tarihsel roman yazmıyor, romanı tarihselleştiriyor Anar.
Bu kitaptan Efrâsiyab'ı Anar'ın Efrâsiyab'ın Hikâyeleri kitabıyla raflarda görmek de sevindirici.
Puslu Kıtalar Atlası
İhsan Oktay Anar
İletişim Yayınları
58. baskı, 238 sayfa
İşbu Web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü yazı içeren bilgi-belge ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları blog yazarına aittir. İşbu web sitesinin içeriği, sitede kullanılan her türlü yazılı malzeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.
Sitede yer alan bilgilerin çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, blog yazarının önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple bu sitede yer alan metinler kısmen veya tamamen sahibinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir Web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.
Yorumlar
Yorum Gönder
Fikirlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin!