Yalan, tamamen hacmine kanarak aldığım ve bundan hiç pişman olmadığım müthiş bir roman, Tahsin Yücel'in bana göre başyapıtı. Bundan önce yazarı hiç okumamıştım, oysa kesinlikle atlanmaması gereken bir kitap, özellikle bir anının biçimlendirdiği koskoca bir hayatın son demlerinde yaşanabilecek şeylerin son derece şaşırtıcı olmasıyla insanı büyülüyor.
Çocukluk arkadaşı Yunus'un bir aşk yüzünden kendini öldürmesiyle, onu bir kardeş gibi sevmiş, benimsemiş olan sıra arkadaşı Yusuf insanlara kapalı, ansiklopediler içinde yalnız bir hayat geçirir, ancak ne var ki çocukken birlikte kurdukları dil kuramı önce tesadüflerle, sonra medya aracılığıyla ülke çapında yayılır.
Yusuf Aksu'nun çevresindeki insanların kişilik ve arayışları o kadar güzel betimleniyor ki, bu insanları kendi komşunuzmuş veya iş arkadaşınızmış gibi benimsiyorsunuz. Bu kişiler aslında ülkemizin o yıllarının her kesimine ait özetler gibiler.
Yusuf Aksu'nun evinde dostlarının toplanarak ondan hayat, bilim ve gidişat hakkında feyz almaya çalıştıkları Maçka Çarşambaları oldukça manidardır, sanki Pembe Köşk toplantılarına bir gönderme, zıtlıktır. Çünkü burada odaktaki kişi bilim için bir şeyler üretmediği halde yüceltilen, buna karşı çıkamayan bir kişidir, çevresindekilerse hiçbir ürününü görmedikleri bu adamdan etkilenmeye devam ederler, ve bu çember sürekli genişler.
Son zamanlarda okuduğum pekçok romanın aksine Tahsin Yücel Yalan'da aslında oldukça yaşlı bir erkeğe odaklanıyor, ve onun iç dünyasını yansıtıyor. Yusuf Aksu Kız Kulesi'nin muhteşem manzaralarının düştüğü salonunda radyosu ve ansiklopedileriyle yaşlanıp giderken, ardından sizi de sürüklüyor. Bu kitabı okumak benim için farklı bir adımdı, ve bu farklılığı göze almayı okurlara tavsiye ediyorum.
Çocukluk arkadaşı Yunus'un bir aşk yüzünden kendini öldürmesiyle, onu bir kardeş gibi sevmiş, benimsemiş olan sıra arkadaşı Yusuf insanlara kapalı, ansiklopediler içinde yalnız bir hayat geçirir, ancak ne var ki çocukken birlikte kurdukları dil kuramı önce tesadüflerle, sonra medya aracılığıyla ülke çapında yayılır.
Yusuf Aksu'nun çevresindeki insanların kişilik ve arayışları o kadar güzel betimleniyor ki, bu insanları kendi komşunuzmuş veya iş arkadaşınızmış gibi benimsiyorsunuz. Bu kişiler aslında ülkemizin o yıllarının her kesimine ait özetler gibiler.
Yusuf Aksu'nun evinde dostlarının toplanarak ondan hayat, bilim ve gidişat hakkında feyz almaya çalıştıkları Maçka Çarşambaları oldukça manidardır, sanki Pembe Köşk toplantılarına bir gönderme, zıtlıktır. Çünkü burada odaktaki kişi bilim için bir şeyler üretmediği halde yüceltilen, buna karşı çıkamayan bir kişidir, çevresindekilerse hiçbir ürününü görmedikleri bu adamdan etkilenmeye devam ederler, ve bu çember sürekli genişler.
Son zamanlarda okuduğum pekçok romanın aksine Tahsin Yücel Yalan'da aslında oldukça yaşlı bir erkeğe odaklanıyor, ve onun iç dünyasını yansıtıyor. Yusuf Aksu Kız Kulesi'nin muhteşem manzaralarının düştüğü salonunda radyosu ve ansiklopedileriyle yaşlanıp giderken, ardından sizi de sürüklüyor. Bu kitabı okumak benim için farklı bir adımdı, ve bu farklılığı göze almayı okurlara tavsiye ediyorum.
Yalan
Tahsin Yücel
Can Yayınları, 13. baskı
672 sayfa
İşbu Web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü yazı içeren bilgi-belge ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları blog yazarına aittir. İşbu web sitesinin içeriği, sitede kullanılan her türlü yazılı malzeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.
Sitede yer alan bilgilerin çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, blog yazarının önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple bu sitede yer alan metinler kısmen veya tamamen sahibinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir Web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.
Tahsin Yücel Türk edebiyatında en sevdiğim yazarların başında gelir ve ne yazık ki değerinin yeterince anlaşılmadığını düşünürüm. Tüm kitaplarını içer gibi okudum ve bir tanesinden bile pişman olmadım. Peygamberin Son Beş Günü şahanedir mesela okumadıysan, Gökdelen sanki Türkiye'nin bugünleri için bir öngörüdür. Keşke daha çok yazsaydı, yine de şükranla analım, huzurla uyusun. Sevgiler...
YanıtlaSilTam da onu okuyorum, hatta 10 sayfa filan kaldı, Yalan bitince hemen gidip onu aldım, gerçekten müthiş. Sevgiyle...:)
SilAçıkçası Tahsin Yücel'in Yalan kitabı güzel fakat bir başyapıt olarak değerlendirilecek bir kitap gibi gelmedi. Özellikle de kitapta bir çok yerde olayların birbirine benzer şekilde tekrar etmesi , karakterin ve hikayenin de bir yere güçlükle varması bende hayal kırıklığı yarattı. Ayrıca kitap içerik olarak böyle sorunların yanına biçimde de bir özgünlüğün olmaması eklenince başka kitaplara yönelmenin daha mantıklı olduğunu düşünüyorum.
YanıtlaSil