Bir Stefan Zweig hayranı olarak, yaşamına son vermesine ilişkin intizarlarım ile yazdığı biyografilerde hissedilen insan hayatına ilişkin müthiş duyarlılığının beni şaşırtması başabaş gidiyor. Marie Antoinette'in yaşam öyküsünü okuduktan sonra Zweig'ın özellikle biyografi ile roman arasında bambaşka bir tat bırakan kitaplarına iyice merak salmış ve Balzac, Fouche, Erasmus ve Macellan biyografi kitaplarını valize sığdırıp İngiltere'ye getirmiştim. Balzac, Zweig'ın kelaminden okuduğum üçüncü hayat hikâyesidir. Ve hâlâ aynı düşüncedeyim: bu kişiler yaşamlarını Zweig'ın kelimelerinden okusalardı, her satırının altına imza atarlardı. Zweig, belki onların çözemeden hayata veda ettikleri pekçok bilinmezi, biz okurlar için açığa kavuşturmuştur.
İnsanların hayatlarında başlarına gelen şeyler, öngörülemez bir hızda ve sırada geldiği için deneyimlerini, ve bu olaylarla gelişen kişiliklerini o anlarda olayların içinde kestiremezler ve bunun için zamanın akıp geçmesine ihtiyaç duyarlar. Zweig bunu, o olaylarla eşzamanlı olarak yapıyor, çünkü geçmişe bakmanın avantajını kullanıyor.
Balzac, Zweig'ın yazmak için çok çalıştığı, hayatında en önem verdiği çalışmalarından biri. Ve bu yaşam öyküsü, kendi içinde pekçok ironi taşıyor.
Çağdaşlarından ve gelmiş geçmiş pekçok yazardan daha çok çalışan, çalışmak zorunda kalan bir yazardır Balzac. Yaşamı boyunca asla ödemekle bitiremeyeceği borçlar altında ezilmiştir. Bu borçlardan kaçmak için kâh yazarlıktan farklı işlere girişmiş, kâh alacaklılar yüzünden evine gidememiş ve gizlilik içinde başkalarının yanında yaşamıştır.
Yıllar, yıllarca kendinden yaşça büyük kadınları sevmiş, bazılarını sonsuzluğa uğurlamış, bazılarını on yıllarca beklemek zorunda kalmıştır. Bununla birlikte bir yazar olarak geçirdiği acemilik, kararsızlık evrelerini, olgunlaşmasını ve en son kalemi tutamadığı anlara kadar Zweig'ın analizleriyle izleriz. Yazarlık pratiklerini, Balzac'ın çalışma günlerini okumak oldukça ilginçtir. Zweig Balzac'ın mektuplarından eserlerindeki ifadelere kadar pekçok kaynak kullanır, bunları sadece savlarını ispat etmek için değil, Balzac'ı eleştirmek için de kullanır, onu ve çevresindeki insanları da pekçok açıdan inceler ve bu büyük yazarın eserlerine yansımalarını irdeler.
Balzac'ın eserlerini, Zweig'ın kaleminden yaşamını okuduktan sonra tekrar okumak gerekir.
İnsanların hayatlarında başlarına gelen şeyler, öngörülemez bir hızda ve sırada geldiği için deneyimlerini, ve bu olaylarla gelişen kişiliklerini o anlarda olayların içinde kestiremezler ve bunun için zamanın akıp geçmesine ihtiyaç duyarlar. Zweig bunu, o olaylarla eşzamanlı olarak yapıyor, çünkü geçmişe bakmanın avantajını kullanıyor.
Balzac, Zweig'ın yazmak için çok çalıştığı, hayatında en önem verdiği çalışmalarından biri. Ve bu yaşam öyküsü, kendi içinde pekçok ironi taşıyor.
Çağdaşlarından ve gelmiş geçmiş pekçok yazardan daha çok çalışan, çalışmak zorunda kalan bir yazardır Balzac. Yaşamı boyunca asla ödemekle bitiremeyeceği borçlar altında ezilmiştir. Bu borçlardan kaçmak için kâh yazarlıktan farklı işlere girişmiş, kâh alacaklılar yüzünden evine gidememiş ve gizlilik içinde başkalarının yanında yaşamıştır.
Yıllar, yıllarca kendinden yaşça büyük kadınları sevmiş, bazılarını sonsuzluğa uğurlamış, bazılarını on yıllarca beklemek zorunda kalmıştır. Bununla birlikte bir yazar olarak geçirdiği acemilik, kararsızlık evrelerini, olgunlaşmasını ve en son kalemi tutamadığı anlara kadar Zweig'ın analizleriyle izleriz. Yazarlık pratiklerini, Balzac'ın çalışma günlerini okumak oldukça ilginçtir. Zweig Balzac'ın mektuplarından eserlerindeki ifadelere kadar pekçok kaynak kullanır, bunları sadece savlarını ispat etmek için değil, Balzac'ı eleştirmek için de kullanır, onu ve çevresindeki insanları da pekçok açıdan inceler ve bu büyük yazarın eserlerine yansımalarını irdeler.
Balzac'ın eserlerini, Zweig'ın kaleminden yaşamını okuduktan sonra tekrar okumak gerekir.
Balzac, Bir Yaşam Öyküsü
Stefan Zweig,
çev. Şebnem Sunar - Yeşim Tükel Kılıç
Can Yayınları, 500 sayfa
çev. Şebnem Sunar - Yeşim Tükel Kılıç
Can Yayınları, 500 sayfa
İşbu Web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü yazı içeren bilgi-belge ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları blog yazarına aittir. İşbu web sitesinin içeriği, sitede kullanılan her türlü yazılı malzeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.
Sitede yer alan bilgilerin çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, blog yazarının önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple bu sitede yer alan metinler kısmen veya tamamen sahibinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir Web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.
Yorumlar
Yorum Gönder
Fikirlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin!