Cumhuriyet Türkiye’si, Osmanlı döneminden adil olmayan bir toprak mülkiyet yapısı devralmıştı. Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren toprak üzerinde özel mülkiyeti pekiştirici yasal düzenlemeler yapılmıştır. Atatürk birçok konuşmasında, her çiftçinin emeğini değerlendirebileceği ve geçimini sağlayabileceği kadar toprağa sahip kılınmasını istemekteydi. Onun tavsiye ve direktifleriyle topraksız köylüye arazi dağıtılması için bir takım çalışmalar yapılmıştır. 1938 yılına kadar hükümetler köylüye önemli miktarlarda toprak dağıtmıştır. Bu dağıtılan araziler devlete ait arazilerden ibaret kalmış, büyük toprak sahiplerinin elindeki arazilere dokunulmamıştır . [1] Tek bir ismin çağrıştırdığı başka bir düzenin mümkün olabileceği fikri, o ismin sahibi bir bostanda aylarca jandarmadan saklansa bile zihinlerde büyümeye, umut yeşertmeye devam edecektir. Bu insanların aslında zaten bir kurtarıcısı vardır ve Ankara'da yaşamaktadır...
Kitaplar, geziler ve hayat