Okuyucu bu bölümde, Fra Dolcino ve tarikatının tövbe ve dünyayı arındırma amacıyla yola çıkarak ülkeyi nasıl kana buladığını öğrenir; ereğiniz inanç ve iyiye ulaşma bile olsa, elde edeceğiniz sonuçların tamamen sapkınlık olabileceği anlatılır.
Neredeyse tüm Dinler Tarihi böyle amaç ve sonuçlarla doludur. Tüm anlaşmazlıklar yorum farklarından doğsa da, tüm kanlar bu farkların birilerinin çıkarlarını bozma olasılıkları sonucunda dökülür. Çok çeşitli yorumların kendi uç noktalarında ısrarıyla, aynı kutsal kitaplardan çıkma satırlar, bambaşka teorilere, savlara dönüşürler ve tanınmaz hale gelirler. Tüm bunlar, inanç konusunda hassas, fakat inancı konusunda tamamen cahil, galeyana getirilmeye son derece elverişli halk kitlelerince benimsenince ortaya büyük kavgalar çıkar. Kurumlar ve görevlilerinin yetkilerinin sınır tanımamasıyla inanç tekelleşerek bir erk merkezi ve savaşına zemin hazırlar. Sonuçta her inanan, birbiriyle çatışır hale gelir.
Acaba hiç tanıdık geldi mi?
İsa'nın yoksulluğunu överek ve bu sebeple dünyevi zenginliği yererek yola çıkan pekçok vaiz, kentlerdeki zenginler, soylular ve aşırı zenginleşmiş kilise tarafından hoş karşılanmayarak dışlanmışlar, bu sebeple dilencilikle başlayan yolculuklarında köyleri yağmalamaya, hatta karşılarına Haçlı Seferi başlatılmasına dek varan kıyımlara sebep olmuşlardır. Bu gruplardan kaçan veya kopan kimi rahipler, başka tarikatlara sığınmış ve cinayetlerin işlendiği bu manastıra kadar gelmişlerdir.
Kıyımlar ve yakılmaları, farklı tarikatlara mensup rahiplerden dinleyen genç çömez, artık iyi-kötü hiçbir şeyi ayırt edemeyecek hale gelir. Tıpkı bu çağdaki insanların başına geldiği gibi!
Ayrıca roman bir Orta Çağ Suç Mahalli İncelemesi (CSI: Crime Scene Investigation) türüne bu kısımdan itibaren benzemeye başlar. Ancak burada hiçbir cinayet, modern çağa ait sebeplerle işlenmemektedir.
devamı da var:
Gülün Adı - 4. Gün
Gülün adı güzeldir, çok güzeldir...
YanıtlaSil