Her okuyanı savaş, barış, vatan, askerlik gibi konularda test edecek bir kitap Mecburiyet, herkesin bu konudaki görüşünü ölçüp biçmesine, yeniden düşünmesine neden olacak. Tam da savaş, askerlik konuları ülkemiz gündeminde Zeytin Dalı Harekâtı ile önemli yer tutmaktayken.
Askere alınmamak için İsviçre'ye kaçmış olan ressam Ferdinand'ın yaşamından 3 günlük bir kesit veriyor olsa da, bu metin bana göre tam anlamıyla Zweig'ın kendisini yansıtmaktadır. Savaş karşıtı olduğunu bildiğimiz yazarın belki de birebir kendi yaşanmışlıklarının farklı bir çerçevede sunulmasıdır - kendisi de bir Yahudi olan Zweig eşiyle birlikte 2. Dünya Savaşı sırasında önce İngiltere'ye, ardından Brezilya'ya göç etmiştir.
Askerliğe elverişliliğinin tespiti için konsolosluğa davet edilmesiyle birlikte Ferdinand için kendi iç dünyası ve karısı arasında kaldığı korkunç bir ikilem başlar. Karısıyla barış, hümanizm ve dünya vatandaşlığı konularında eskiden beri tam bir uyum içindeyken, kendine bile açıklayamadığı bir şekilde içinde doğuveren göreve icabet, milliyetçilik, vatan, vatan hasreti, vatanseverlik duygularının yarattığı çalkantıyla başbaşa kalır.
Kitaplarında yazarın biyografi metinleri hep şu cümleyle biter: "Avrupa'nın içine düştüğü duruma dayanamayarak 1942'de eşiyle birlikte intihar etmiştir."
Belki de dayanamadığı şey biyografilerinde iddia edilenden farklıdır: bazen mecburiyetlerden kaçış, veya onların reddi, bir mecburiyet kadar, hattâ ondan daha ezici olabilir.
Askere alınmamak için İsviçre'ye kaçmış olan ressam Ferdinand'ın yaşamından 3 günlük bir kesit veriyor olsa da, bu metin bana göre tam anlamıyla Zweig'ın kendisini yansıtmaktadır. Savaş karşıtı olduğunu bildiğimiz yazarın belki de birebir kendi yaşanmışlıklarının farklı bir çerçevede sunulmasıdır - kendisi de bir Yahudi olan Zweig eşiyle birlikte 2. Dünya Savaşı sırasında önce İngiltere'ye, ardından Brezilya'ya göç etmiştir.
Askerliğe elverişliliğinin tespiti için konsolosluğa davet edilmesiyle birlikte Ferdinand için kendi iç dünyası ve karısı arasında kaldığı korkunç bir ikilem başlar. Karısıyla barış, hümanizm ve dünya vatandaşlığı konularında eskiden beri tam bir uyum içindeyken, kendine bile açıklayamadığı bir şekilde içinde doğuveren göreve icabet, milliyetçilik, vatan, vatan hasreti, vatanseverlik duygularının yarattığı çalkantıyla başbaşa kalır.
Kitaplarında yazarın biyografi metinleri hep şu cümleyle biter: "Avrupa'nın içine düştüğü duruma dayanamayarak 1942'de eşiyle birlikte intihar etmiştir."
Belki de dayanamadığı şey biyografilerinde iddia edilenden farklıdır: bazen mecburiyetlerden kaçış, veya onların reddi, bir mecburiyet kadar, hattâ ondan daha ezici olabilir.
Mecburiyet, Stefan Zweig
4. basım, 50 sayfa
çev. Gülperi Sert
İş Bankası Kültür Yayınları
İşbu Web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü yazı içeren bilgi-belge ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları blog yazarına aittir. İşbu web sitesinin içeriği, sitede kullanılan her türlü yazılı malzeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.
Sitede yer alan bilgilerin çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, blog yazarının önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple bu sitede yer alan metinler kısmen veya tamamen sahibinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir Web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.
Yorumlar
Yorum Gönder
Fikirlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin!