Ana içeriğe atla

Hatun: Kadın Üzerine Tarihten Günümüze ve Kur'an Işığında Bir Deneme

Çok şaşırtıcı ve ibretli bir durumun arzıyla başlıyor yazar:
"Kadınların güzellik anlayışı erkeklere nispetle daha âli ve daha iffetlidir. Kadınlar, erkekte kuvvet gibi, şecaat gibi, akıl ve maharet gibi manevi güzelliklere daha fazla önem verir, fizikî güzelliğe ve şekle o kadar değer vermezler. Oysa erkeklerin kadınlarda aradığı ilk şart fizikî güzellik ve haricî süslerdir. Erkekler, kadınlar kadar manevî güzellikten haz almazlar, onlara nispeten bu zevkten mahrumdurlar.  Medeniyet dünyasının bu kadar moda müptelâsı olması, hanımların süse ve süs eşyasına sınırsız derecede rağbet etmesi, aslında erkeklerin günahıdır. Erkekler hatunların güzelliğinden ziyade edeplerine ve toplumsal değerlerine kıymet verselerdi, onlar edebî kemâl ve manevî cemâl hususunda birbirleriyle yarışırlardı. Bundan dolayı olsa gerek ki, Kur'an, fesadı erkeklere nispet etmiştir."
(*Yay. hazırlayanın notu: Kur'an'da insanların yeryüzünde bozgunculuk yapmaları ve cezalarıyla ilgili ayetlerde erkek zamir kullanılmıştır.)

"Ancak güzellik sevginin kuvveti olsa da, hiçbir zaman hürmetin temeli olamaz. Yahut güzelllik tek başına hürmete esas kılınamaz.

Otto Yayınları'ndan eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in yayına hazırladığı önemli bir kitap. Öncelikle, Hatunlara Hürmet Yolunda hazırlandığını belirtmekle başlayalım. İslâm'ın kadını değersiz gördüğü ya da tanımladığı gibi yargıların yaygın olduğu bir zamanda bu kitabın görevi zor olduğu kadar, önemli de.

Öncelikle, geniş bir yelpazede (dünya edebiyatında, Tevrat'ta, Yunan felsefesinde, destanlar ve Dede Korkut Masalları'nda, Mesnevî ve Hadis kitaplarında, Kur'an'da, İncil'de) hatuna bakış açısıyla ilgili önemli bir derleme yer alıyor. Bir aile reisi olarak Resul-i Ekrem başlığı çok değerli ve günümüz toplumlarındaki Müslüman erkeklere önemli dersler niteliğinde. Ardından hicap ve Bedevi Arapların, Sufilerin hicap felsefesi, Türkiye'de hicap ve Kur'an'da hicap başlıkları geliyor (Bu arada yazar Musa Carullah'ın Türk olmadığını hatırlatmakta fayda var). Görmez'in de ifadesiyle Carullah, hicap felsefesinde iddialı düşünceler dile getirmekte.

Nikâh ve Hakikati bölümü bana göre müthiş önemli bir kısım.
"Nikâh, insanı bireysel ve toplumsal hayatın büyük küçük yorgunluklarından alıkoyarak dinlendirmek, büyük küçük ıstıraplar karşısında huzura kavuşturmak için meşru kılınmıştır."
Gerçekten, günümüzde nikâhın ve beraberinde getirdiği, kültürlere yerleşmiş ve artık akıl almaz israf boyutlarına ulaşmış şatafat ve gösterişe hizmet eden maddi yükler, ve müthiş tüketim seviyesine aşinâ eşlerin nikâhının, bir dinlendirme, bir huzura kavuşturma gerçekleştirebilmesi mümkün müdür? Nikâh niyetindeki erkeklerin, ailelerin maddi şartları ve beklentileri karşısında gerilemediklerini iddia edebilir misiniz? Eş seçiminde malın mülkün, vitrinin, şeklin ve sunumun tek kriter haline geldiği, maneviyatın neredeyse öneminin kalmadığı bir zamanda...
"Allah, aranıza meveddet ve rahmet yerleştirdi." gibi ayetlerde, sevgi, muhabbet ve rahmet kelimelerinin karşılıklılık ve müştereklik ifade eden tefâ'ul kalıplarını tercih etmemiş, yine tevadd, terâhum gibi ortaklık ifade eden kalıplar yerine, tek taraflılık ifade eden meveddet ve rahmet kelimeleri kullanılmıştır. Buna göre, insan, başkalarına karşı sevgi duyuyor görünse de, aslında bu, insanın kendi kendisini sevmesi demektir.
Nikâhta, evlenecek kızın rızasının olmamasıyla ebeveynin akdinin geçersiz olacağı bilgileri de kaynaklarıyla veriliyor. Bu da toplumumuzun kanayan bir yarası değil mi?
Çokeşlilik hakkında tüm yanlış bilinenlerin düzeltilmesi ve suistimallerin önlenmesi gerektiği de bu kitapla ortaya çıkıyor. Çokeşlilik ile ilgili zorunlu hâller aynı bölümde madde madde sıralanmış.
"Ey âdem sen ve eşin cennette yerleşin..."(Bakara, 35) Bu, dünyada cenneti arıyorsan sadece bir hatun ile yaşa, demektir.
Talâk (boşanma) ve Kur'an'da yer alan beş aşaması, hatunların elinde de boşama yetkisinin olduğu gibi bilgilerden toplum ne kadar haberdar? Boşanma süreçlerinde kadına ülkemizde uygulanan tüm psikolojik ve fiziksel şiddet, cihayetler, velâyet tehditleri, mahalle baskısı ve sindirmeler, tamamen aksi yönde emirler veren Kur'an'ın hiçbir şekilde okunmuyor ve hayata geçirilmiyor olmasından kaynaklanmaktadır. Bu noktada tamamen bir suistimal haline gelmiş nafaka konusu da bu kez erkeklerin mağdur edildiği, nikâhın maddi amaçlara alet edildiği farklı bir yozlaşma. İhtiyacın çok üstünde verilen inanılmaz aylık nafaka rakamları neye hizmet ediyor, bir düşünmek gerek. Nikâhın manevi değerine etmediği kesin.

Kitabın sonunda 7 adet EK de bulunuyor. Bu kitabı bekâr, evli tüm kadınlar, erkekler, ebeveynleri okumalı. Toplumları dönüştüren ailelerdir, ailelerin temelini atan gençler, çerçevesini kuran ebeveynleridir. Kadın cinayetleri, çocuk gelinler, malı mülküne göre zorla evlendirilen kızlar hepsi bilinç ile, toplumsal vicdanın oluşmasıyla önlenebilir. Eş seçimi, nikâhın devamı, hürmet ve saygı gibi üzerinde düşünülecek konularla boşanma miktarları, hızlı evlilikler azaltılabilir. Erkeklerin kadınlara daha bilinçli ve özenli bir perspektiften bakmaları, kadınların da kendi hasletlerinin farkında olmaları çok önemli.


Hatun
Musa Carullah
hazırlayan: Prof. Dr. Mehmet Görmez
OTTO Yayınları, Mehmet Görmez Kitaplığı 05
7. baskı, Ağustos 2017, 157 sayfa

Yorumlar

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin!

Bu blogdaki popüler yayınlar

Manifesto

Uzun süredir kendimde gözlediğim bir şeyi buraya yazmam gerekiyor; çünkü burayı kitap, seyahat ve itiraz yazıları alanım olarak 2009'dan beri işgal ediyorum. Ben artık, kurgusal edebiyat okuyamıyorum. Dünyada milyarlarca kitap var, her hafta binlercesi basılıyor, her gün yüzlerce sayfası yazılıyor. Dünyadan el etek çekip hepsini okumaya kalksak bile buna ömrümüzün vefâ etmeyeceği aşikâr, şurada yazdığım üzere, belleğimizin de ; dahası, çok çok çok okumayı, misket sayar gibi kitap saymayı da gerekli görmüyorum: çünkü kurgunun sonu yok, ve daha büyük arayışlarınız varsa, tıkanacağı ve tükeneceği açık. Yaklaşık 200 yıldır, büyük yazarların klasiklerini okuyarak insanı, iç dünyasını, hezeyanlarını ve tekâmülünü öğrenmeye, takip etmeye çalıştı insanlık. Ancak bu kitap varlıklarının yaşamlarını kurgulayarak yazarlar, bir neviî insanın, yani kendilerinin aczlerini kırmaya çalışıyorlardı (Ahmet Altan'ın çarpıcı bir tespitini anımsarsak, " Kitap yazmak, insanın Tanrılığa en yaklaşt

Didem Madak - En Kalması Gereken Şair

İki nefes arasında yazdım bu yazıyı. İki nokta arasında. Şiirini okumadan şiiri hakkında okuduğum ilk şair değil Didem Madak, ama azıcık dizesinin yer verildiği bir yazıyı daha bitirmeden karar verdim kitaplarını alıp okumaya. İki sayfa arasında. Sözcükler dergisinin en güzel, dolu dolu sayılarından birinde, 57. (Eylül-Ekim) sayısında bir yazıda rastgeldim şiirlerine. Daha ilk satırlarda yüzüme çarpan dizelerin oyunları ve ne kadar oyuncu olurlarsa olsunlar, dile getirdiği anlamların sahiciliği aklımı başımdan aldı. İnanırım bazen bir kâse bal bile umutsuzdur                                                  (Enkaz Kaldırma Çalışmaları'ndan) Şiirindeki dilin örgütlenişi, biçim ve içerik üzerine bir yazı olsa da, yazı içinde atıf yapılan dizeleri aç kurt gibi aradığımı görünce kitaplarını almam şart oldu. Didem Madak, üç tane incecik şiir kitabı yayınlandıktan sonra 2011 yılında hayata veda etmiş bir şair. Daha söyleyecek, yazacak çok şiirleri kaldı onda. Son kitabı Pu

Cemâlnur Sargut Maratonu: Tövbe, Hz. İbrahim, ve Ya Allah'ın Sevdikleri

Cemâlnur Sargut'un ikisi derleme, birisi de bir televizyon yayınının kitaplaştırılmış hâli olan 3 kitabını tek bir yazıda sunacağım, çünkü üçünü de ortak bir bakış açısıyla ifade edebileceğimi düşünüyorum. Tanımayanlar için, Cemâlnur Sargut, "üniversite eğitimini kimya mühendisliğinde tamamladıktan sonra kimya öğretmeni olarak görev yapmıştır. Halen, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. Otuz yılı aşkın süredir tasavvuf alanında yurt içi ve yurt dışında çok yönlü çalışmalar yapmaktadır. " "Ya Allah'ın Sevdikleri!" kitabı, zamanında bir TV kanalında yayınlanmış birkaç bölümlük sohbetin kitaplaştırılması ve içlerinde en iyisi. Çünkü diğer iki kitapta görülebileceği gibi metinlerde benim fikrimce konu bütünlüğü bulunmuyor. İlk kitaptaki sohbetlerde soruları soran ve dağılmaya meyleden konuları toparlayan Ferda Yıldırım. Bu anlamda belli başlıklar altında toplanan akış çok güze