Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Anneler Ayı

Annelik öyle bir değişti ki. Kilo almadan göbek büyüten, diyet yaparak emziren, bunu bir de kitap yapan kadınlar, "3 günlük hamileyim" diye blog yazan kadınlar, bebek odası diye her yeri kırdırıp döşettirenler... Hamilelik bir övünç, şişinme, göze sokma, buldumcukluk aracı oldu. Nazardan sakınmak, göze sokmamak, biraz gizli yaşamak nerede kaldı? Aza kanaat eden, şunu aldım bunu aldım yerine herşey sırasıyla diyen? Tüketim böyle kanatlanınca, Anneler Ayı(!) nda TV reklamlarının cıvıtması da kaçınılmaz oldu. Bir benzerini Sevgililer Ayı olan Şubat'ta yaşamıştık ve daha yeni toparlanıyorduk. Önce 2-3 günde bir gösterilen reklamlar, günde 20-30 adede ulaştı. Her kurum diğeriyle sidik yarıştırarak topluma, alın ulan, ananıza alın! şeklinde bir şey empoze ediyordu. Annemize USB disk, harici disk, laptop gibi şeyler almamız bile teklif edildi. Gazeteler çarşaf çarşaf ekler yayınladılar, çarşaf çarşaf reklamlar aldılar bu eklere. Her şey bir ticari sömürüydü. Bunlar

Çağla!

Meğer bizim insanımız, hormonsuz, ilaçsız, şişirilmemiş, doğal gıdaya ne kadar hasretmiş! Meğer biz kayış gibi hıyarlardan, 2 günde çürüyen top gibi soğanlardan, sünger-dokulu domateslerden, amorf-çileklerden, sudan oluşması gerekirken kabak-kristalize karpuzlardan ne kadar bezmişiz! Rahmetli dedemin köyündeki evin bahçesinde, bir çağla ağacı bir çağla vermiş bir vermiş ki, kime yedirsem bir daha istiyor. Ağaç bununla da kalmamış, tüm çiçekleri tozlaşıp yerlere saçılmış, tüm çevresini de badem fidesi yapmış. Yaz-kış Allah'ın baktığı suladığı, ama en bakılanlardan bile daha coşkun çağla! Biz hakikaten, yemeklik ayrılan yerlerden artanların da, yenmeyecek kemiklerin de öğütülüp yine kıymalara, et-tavuk bulyonlara basıldığı, et yedik sanırken haberlere konu olup "at yemişiz biz yahu" dediğimiz bir ülkede yaşıyoruz. Yazarlarımız "Nerede bu eşekler?" diye yazılar yazıyorlar, yedik hepsini çünkü! O tavuklara öyle bir Östrojen basıyorlar ki, onu yiyen erkek