Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Başkalarının Sevincine Bakmak: İncelikler ve İki Yöntem

Acının tam anlamıyla bir karşıtı yoktur, kâh tatlı, kâh sevinç acının zıddı olarak kullanılabilirse de, tatlının karşıtı ekşi veya tatsız, sevincin karşıtı keder, hüzün de olabilir. Acı, içerdiği duygu şiddetiyle, etkilerinin sürekliliğiyle bu tanımlamaların üzerine çıkar. Sevinç, önceki yazıda biraz düşündüğüm üzere kitle iletişim araçlarındaki mahrem ve teşhirin hemen altında duruyor. Sevincinizi paylaşırken, mahremin teşhiri gibi bir detayı gözardı etmek pek mümkün değil. Çoğunlukla güzel şeyleri arkadaşlarımız, dostlarımız, ailemiz ile birlikte kutlamayı severiz, bu bir çeşit şükürdür de. Ancak sizinle yanyana kutlama yapan değerli kişiler ile, sadece hesabınızı takip eden tanıdık yabancılar ve hiç tanımadığınız yabancılar denk olabilir mi? Güvenlik konusunun yanında, bir de kutlama ve sevinçlerin sınırsız paylaşımı sonucunda hayatta kayıplar yaşamış insanlara yönelik ağır bir travma ortamı meydana getirilebiliyor. Bunu tek başınıza değil, yüzlerce kişi bir araya gelerek y

Başkalarına Bakmak: Mahrem, Teşhir ve İki Yöntem

Başkalarına Bakmak, mahrem den teşhir e geçişin normalleştiği hızlı bir dönüşümde önem taşıyan bir konu. Kitle iletişim araçlarında, sanki hep büyük, gizli bir güç bizi izliyor ve veri topluyor algısı yaygındı, ama asıl gerçek şu ki, biz başkalarına bakıyoruz. Mahrem ve teşhir, eskiden ev hâllerinden pekçok hayat olayına kadar haberi değilse bile detayları gizlenmesi gereken kavramları içerirken (evlilik, gebelik, doğum, ev alma, aile içi problemler, ayrılıklar, hastalıklar, kayıplar), artık biri tamamen parçalanmış, öteki tamamen sıradanlaşmış durumda. Mahrem, attığı her adımı tanımadığı yüzlerce insana ilan etmeye alışarak büyüyen yeni nesil için on yıla tamamen bir muamma haline gelecek. Teşhir ise, korkunç başlığı olduğu gibi bırakılıp içeriği daha masum bir kavrama ('paylaşım') eklenmiş, kayıp bir kelime artık. Bu noktada, eski zamanlarda anne babalarımız neyi nasıl yapıyordu, gibi bir düşünme yöntemi kullanmak yol gösterici olabilir. Evinizin içini, salonunuzun köşes

Cemâlnur Sargut Maratonu: Tövbe, Hz. İbrahim, ve Ya Allah'ın Sevdikleri

Cemâlnur Sargut'un ikisi derleme, birisi de bir televizyon yayınının kitaplaştırılmış hâli olan 3 kitabını tek bir yazıda sunacağım, çünkü üçünü de ortak bir bakış açısıyla ifade edebileceğimi düşünüyorum. Tanımayanlar için, Cemâlnur Sargut, "üniversite eğitimini kimya mühendisliğinde tamamladıktan sonra kimya öğretmeni olarak görev yapmıştır. Halen, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. Otuz yılı aşkın süredir tasavvuf alanında yurt içi ve yurt dışında çok yönlü çalışmalar yapmaktadır. " "Ya Allah'ın Sevdikleri!" kitabı, zamanında bir TV kanalında yayınlanmış birkaç bölümlük sohbetin kitaplaştırılması ve içlerinde en iyisi. Çünkü diğer iki kitapta görülebileceği gibi metinlerde benim fikrimce konu bütünlüğü bulunmuyor. İlk kitaptaki sohbetlerde soruları soran ve dağılmaya meyleden konuları toparlayan Ferda Yıldırım. Bu anlamda belli başlıklar altında toplanan akış çok güze

Sarp Yokuşun Eteğinde İnsan - I

Bu seri, bir kitap yazısına eşlik eden bir düşünme ve dönüşme projesinin ta kendisi olacak. Okudukça zihnimde biriken, sayfa kenarlarına yazmakla yetinilemeyecek kadar büyümesi gereken, devamlı ve yaşayan, bana değil çevremdeki veya beni hiç tanımayan herkese ihtiyacı olan bir proje olarak. Kendi küçük adımlarıyla, destek olan dostlarla bir süredir kendini gerçekleştiren bu fikir, bu kitapla artık ortaya çıkma ve serpilme yoluna da girmiş oldu. Sanırım, böyle bir kitap da "okudum bitti" denilmeyi hak etmez, satır satır düşündürmekten de öte, çağrıda bulunmayı, teşvik etmeyi hak eder. Arka kapak metninin son cümlesini alıyorum. Bu kitapta, “İnsanın hem zihinsel hem bedensel özgürlüğünün tehdit altında olduğu bir çağda insanlığını korumakta hâlâ kararlı olan insan ne yapabilir?” sorusunun cevabını aranmaktadır. Kitabın 1. Bölümünün ilk cümlesini alıyorum. Sarp Yokuş terimini, Kur'an'ın Beled suresinden ödünç aldık. "İnsan, sarp yokuşu göze alamadı. Sen sar