Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Eşik - Irmak Zileli

Tek bir seferle sınırlı kalmayan, her defasında kalbe uzanan bir roman Eşik . Ve farklı yaşlarda tekrar okunması da tavsiye edilebilir. 18 yaşında, 28 yaşında, 38 yaşında, 48 yaşında... Bir sol örgütün liderinin kızkardeşiyle evlenen örgütün ikinci adamının kızının doğumunu bekledikleri hastaneden, büyüyen kız çocuğunun evine bordo bir bavulun geldiği güne ilerliyor... Bir çocuğun içdünyasını nasıl böyle sular seller gibi, olduğu gibi konuşturduğunu merak etmiştim yazarın - ki çocuk uzun bir süre konuşmuyor aslında. İçinizdeki çocuğu istediğiniz kadar saklayın, bir çocuğun çekingenlik ve bilmezlik ile asla dile getirmediği  soruları, isyanları, merakı, öfkeleri, korkuları böyle anlatmak mümkün değildir. Ancak anlatan, o çocuk ise mümkün olabilir bu. Kitabın en erken safhalarında siyasi gençliğin atmosferine girilmesiyle, ya çok iyi araştırmış ya çok fazla okumuş, diyorsunuz. Belki hepsi, belki hiçbiri. Bir çocuğun kalp süzgecinden geçiyor hepsi. Belki siyasi tarihten bile daha d

Milena'ya Mektuplar - Kafka

Edebiyat dünyasının en tanınan kadınlarından birisi, kendi kaleminden çıkanlarla değil, ona hitap ederek başlayan mektuplarıyla Kafka'nın aşkı Milena Jesenska Pollak kuşkusuz. Daha önce bir kayıp diye nitelendirilebilecek şekilde hiç Kafka okumamış birisi olarak, belki yanlış eserinden başladım: en öznel ve edebi yeteneklerini en baskılayan biçemiyle mektuplarından. Tamamen uzaktaki bir kadına odaklanmış düşüncelerle dolu sayfalar - ancak Milena evlidir ve hem Franz'ı hem kocasını sevdiğini yazmıştır. Franz bir kere görüştüğü Milena'ya diyebiliriz ki mektuplarında aşık olur, hatta aşkını mektuplar içinde büyütür. Kitap Milena'nın yanıtlarını içermiyor, Kafka'nın mektupları  ardarda olduğundan okuyucuya nefes alacak birer boşluk sağlanmış oluyor. Kitabın sonunda yer alan, Milena Pollak'ın Kafka'ya değilse de Max Brod'a yazdığı mektuplar oldukça ilgi çekici. Kafka'yı deliler gibi mektup yazdığı kadının gözünden okuyorsunuz bu kez. Milena Frank

Unutma Beni Apartmanı - Nermin Yıldırım

Unutmak ve hatırlamak ile bir derdi olan, iyi ki de derdi olan Nermin Yıldırım, Unutma Beni Apartmanı kitabıyla bloguma hoşgeldi. Kitap, bu aralar fazlaca içine girmeye başladığım, dönem romanı veya bazı dönemlerin şahidi olan, dönemlere tutulan ışıklara dâhil olan yapıtlardan birisi. Unutma Dersleri veya Saklı Bahçeler Haritası kitaplarında bunu bu denli hissetmiş değildim. Ancak zamanlar giderek benim zamanlarıma mı yaklaşıyor, nedir, kitaplarında giderek sadece içimizden değil, dışımızdan, belleğimizden, yaşam tarihimizden de sarmalıyor bizi Nermin Yıldırım. Bir kız çocuk olmak, anne olmak, veya olmamak, olup da olmamak gibi daha değişik temalara sürükleniyoruz. Yazar bu niyetle piskolojiye de samimi girişler yapıyor, ancak kararında gezintiler bunlar. İçlerinde duydukları eksiklikleri, boşlukları, kendileri yaşayarak da dolduramayan kadınlarla tanışıyoruz, oysa daha önce, içlerindeki fazlalıkları boşaltarak kendilerine nefes alabilecekleri alanlar açmaya çalışan, yaşama