Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yaşar Kemal Maratonu: İnce Memed II ve Toprak Mülkiyeti Üzerine

Cumhuriyet Türkiye’si, Osmanlı döneminden adil olmayan bir toprak mülkiyet yapısı devralmıştı. Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren toprak üzerinde özel mülkiyeti pekiştirici yasal  düzenlemeler yapılmıştır. Atatürk birçok konuşmasında, her çiftçinin emeğini  değerlendirebileceği ve geçimini sağlayabileceği kadar toprağa sahip kılınmasını istemekteydi.  Onun tavsiye ve direktifleriyle topraksız köylüye arazi dağıtılması için bir takım çalışmalar  yapılmıştır. 1938 yılına kadar hükümetler köylüye önemli miktarlarda toprak dağıtmıştır.  Bu dağıtılan  araziler devlete ait arazilerden ibaret kalmış, büyük toprak sahiplerinin elindeki arazilere  dokunulmamıştır .  [1] Tek bir ismin çağrıştırdığı  başka bir düzenin mümkün olabileceği  fikri, o ismin sahibi bir bostanda aylarca jandarmadan saklansa bile zihinlerde büyümeye, umut yeşertmeye devam edecektir. Bu insanların aslında zaten bir kurtarıcısı vardır ve Ankara'da yaşamaktadır. Ancak her gece basılıp kurşunlanan köyler, s

Yaşar Kemal Maratonu: İnce Memed I, 7 Yıl Sonra Yeniden

Yıllar önce okumuştum İnce Memed'in 1. cildini .  Neden Okuduğumuz Çoğu Kitabı Unuturuz  çevirisi bu sayfada henüz üst sıralarda dururken, ilk cildi tekrar elime aldığımda, aslında hiç unutmamış olduğumu gördüm. Bir çocuğun savaştan kaçar gibi köyünden kaçması, sığındığı bir evde içtiği buğusu tüten çorba, köyünde annesiyle çektiği eziyetler, hepsi teker teker zihnimden bellek yollarıma döküldüler. Bunda,  bu sahnelerin şiir gibi olmasının bir etkisi olabilir , ya da çok az şiir okuyor olmamın; veya hiç bilmediğim bir geçmiş ama kanımla, tarihimle doğrudan ilgisi olan bizdenliği etkisiyle. 2012 yılında 1. cilde yazdığım her iki yazıda da, hem ovayı merak etmiş, hem de bu kişi gerçekten yaşadı mı diye araştırmıştım. Bu okuyuşumda ise, toprak ağalığının geçmişi, özellikle Cumhuriyet'in ilk yıllarında toprak mülkiyeti hakkında yapılmış girişimleri merak edip araştırdım. Buradan 7 yıl içinde aynı kitabı ne kadar farklı okuyabiliriz, önemli bir çıkarım yapmak mümkün. Bambaşka bir

Ayşe Kulin Maratonu IV: Hüzün (1964-1983)

I Gördün mü hiç suyun yanmasını tuzda Gördüm ben bu yaşam boyu iniltiyi Büyük bahçelerin küçük içinde Saksılardan birinde Gördüm de Uyurken uyandırılmış gibi Beni bir sardunya büyüttü belki. O ben ki Bir kadında bir çocuk hayaleti mi Bir çocukta bir kadın hayaleti mi Yalnızca bir hayalet mi yoksa. Ne peki Yere dökülen bir un sessizliği mi Göğe bırakılmış bir balon sessizliği mi İşini bitirmiş bir org tamircisinin Tuşlardan birine dokunacakkenki Dikkati ve tedirginliği mi. Bekler mi beni Her yanı, ama her yanı çocuklar gibi gülümseyen Bir sürü yaz gününün içinde Acaba bekler mi beni Uykularım, o sonsuz uykularım Yanmış bir limonluktaki - Ve limonlar ki her gün bir yaprak ayininde Sesini hiç eksiltmeyen - Ama bilmez miyim ben Bilmez miyim hiç Böyle sığ hayallerle oyalanmak yerine Kısacık bir zaman olmalıydı elimde Turfanda meyva gibi bir zaman Yollar yollar kateden tadı ve ekşiliği Geçerek erguvanların dönemecinden Leylakların dörtyol ağzından Yap

Ayşe Kulin Maratonu III: Hayat (1941-1964)

Serinin 3. kitabında artık yazarın kendi hayatını okuyoruz. 3. kitap, seri içinde verdiği duygulanımlar bakımından bana göre en zayıf olanı, Umut'ta kendi hayat yollarında ilerleyen Sitare ve Muhittin'in kavuşup evlenmesi nden sonra kızları Ayşe'nin büyüme hikâyesi ile başlıyor. Bu sanırım, başkalarını anlatmakta her zaman çok daha yetkin, kendimizi anlatmakta ise hep daha eksik olmamız ile açıklanabilir. Bu kitapta, serinin ilk iki kitabında tanıdığınız tüm şahsiyetleri fotoğraflarıyla karşınıza çıkaran Ayşe Kulin, bence çok güzel bir başlangıç yapıyor. Bir anda eski Dâhiliye Nâzırı Ahmet Reşad Bey'i, çocuklarını, torunlarını capcanlı bir şekilde karşınızda buluyorsunuz. Ankara'da, mühendis bir baba ve ev hanımı anne ile Cumhuriyet'in insanların yaşayışına ve kalbine artık iyice yerleştiği bir dönemde büyüyen Ayşe'nin ilkokul, kolej yılları, büyüme sancıları - gençliğini Osmanlı devrinde, yaşlılığını Cumhuriyet'tin doğduğu yıllarda geçiren bir kuş