Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İçiçe Geçen Zweig ve Proust: Bir Yaz Novellası ve Sylvanie Vikontu'nun Ölümü

En sevdiğim iki yazarı kısacık bir okuma tecrübesinde bir arada görebileceğim hiç aklıma gelmezdi, ama Proust'tan  Sylvanie Vikontu'nun Ölümü öyküsünden günler sonra Zweig'dan Bir Yaz Novellası 'nı okurken, birkaç defa kitabı kapatıp kapağına, yazarına bakmak zorunda kaldım. Yaz Novellası'nı Proust'un yazmış olabileceğinden emindim, neredeyse Çiçek Açmış Gençkızların Gölgesinde cildinin bir ön çalışması gibiydi, tıpkı Sylvanie Vikontu Baldassare Silvande'nin öyküsünün, Proust'un büyük eseri Kayıp Zamanın İzinde: Swann'ların Tarafı   cildinin bir eskizi sayılabileceği gibi. Baldassare Silvande'nin Ölümü, Proust'un Hazlar ve Günler kitabında yer alan bir öykü, çeviri yine Proust denince vazgeçilmezimiz olan Roza Hakmen'den. Ancak kitaptaki diğer deneysel yazıların aksine bu öykü başlı başına bir roman olabilecek olgunlukta. Proust'un hastalık üzerine tahlilleri bizi soluksuz bırakıyor ve bu anlamda edebiyat tarihine büyük iz bırak

Zamanın Zamanlaması ve Yitirişler ile Birikmek

Dün elime ulaşan kısa bir mesajı paylaştığım herkes, zamanlamanın nokta atışı üzerine yorumlar yapmıştı. Bunun üzerinde biraz daha düşünmek gerekiyor. New York, California'dan 3 saat ileride, ancak bu California'yı yavaş yapmaz. Kimi 22 yaşında mezun olur ama sağlam bir iş bulmak için 5 sene bekler. Kimi 25 yaşında CEO olup 50 yaşında ölürken kimi 50 yaşında CEO olur ve 90'ı görür. Kimi evlenirken kimi bekâr kalır. Obana 55 yaşında emekli oldu. Trump 70 yaşında göreve başladı. Bu dünyada herkes "kendi zamanına" göre yaşar. Etraftaki bazı insanlar senden bir adım ileride gözükebilir, bazıları ise senin gerinde görünebilir. Ancak herkes kendi yarışında, kendi zamanında. Onlara kıskançlık da besleme taklit de etme. Onlar kendi zamanında sen kendi zamanında yaşayacaksın. Hayat harekete geçmek için doğru zamanı beklemektir. Yani sakin ol. Geç kalmadın. Erken de değil. Çevremdeki pekçok çalışan insan başka bir şeyler yapmak veya denemek için geç kaldığını düşünüyo

Kendini Tanıma Yöntemi olarak Kitaplar ve Bilinç: II

<< yazının ilk kısmı için  Madem ki susuzluk çeken, gittikçe içi daha da çoraklaşan kitleler, onlara suyun güzelliğini, suyun tadının neye benzediğini, nasıl yaparsa su içmiş gibi hissedeceğini, hangi hobilerin suya yakın tat verdiğini, suya belki de hiç de muhtaç olunmadığını, suyun muadili olarak süt, zeytinyağı da içilebileceğini anlatan kitap yığınları altında kalıyor... O hâlde, tüm bu lafızları bırakıp gidip su içmek gerek! Suyu dolaylı olarak anlatan, ama ulaşılmazmış ya da yokmuş gibi anlatan herşeyi bir kenara bırakıp... İçine bir yağmur gibi inmesi için, hiçbir insanın elinden çıkmamış metinlere dalmak gerek. Niye insan işi kitapların dışına çıkma ihtiyacı doğduğunun cevabını sormaya başlayınca, bu sorularla yola çıkan kitaplara yönelmeye başlıyor insan (1-2). İnsana dışarıdan bakan ve  ona öğreten  metinleri öğrenmeye kâni olduktan sonra,  bir okyanus olan metinleri okumanın sırası gelmiş oluyor (3). Bu okyanusa kendi devrinde ilk dalan insanı merak etmemek

Kendini Tanıma Yöntemi olarak Kitaplar ve Bilinç: I

Neden okuduğumuz çoğu kitabı unuturuz?  çevirimde yazarının isabetle bahsettiği,  okuduklarını değil, ama okurkenki şahsi tecrübelerini hatırlama  ile ilgili biraz daha düşünmek gerekiyor. İnsan, hep kendine yönelik anımsamalarda bulunur, ve okuduğu binlerce satır zamanla sönüp gider, çünkü sürekli kendini arama hâlindedir, onu ona en çok anlatan metinleri bulmak, okumak ister. Ne var ki saksı tasarımından bardak dekorasyonuna her ülkede ve her şehirde üstüne üstüne gelen kitap yığınları içinde, aradığını bulması kolay değil. Aynı düsturla yazılmış olan edebî kitaplarda da okuduklarımız, aslında kendimizi ve duygulanımlarımızın yansımalarını aramaktan ibaret. Bu kitaplar görünürde insan hayatı, ilişkileri, sıkıntıları, sevinç ve sevgileri üzerine yazıldıysa da, en objektif biyografiden en soyut şiire kadar, yazarının hayat görüşü/hayatı ile sınırlı olup, ne kadar genelleştirmeye çalışılırsa çalışılsın,  "o kitabı nerede okumuştum, şurada, alırken aklımda ne vardı, şu vardı,&qu