Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Barselona! Rüyalar Şehri - City of Dreams: Barcelona

Altı gün süren ve üç etkinliğin birleşik yapıldığı devasa bir konferans için Barselona'daydım. 3600 katılımcılı, kongre sarayına sığmayan bir etkinlikti. Tabii ki yalnızca bilim yapmadık, aynı zamanda çok meraklı turistlerdik; benlikleri parçalanmış, kente mi inse havuz kenarında güneşin tadını mı çıkartsa yoksa toplantı salonlarında bilim mi yapsa karar veremeyen turistler. I was in Barcelona, Spain for a joint conference with 3600 participants, lasting for 6 days in July. Of course we did not deal only with science those days, but we were also very curious tourists at the same time, whose souls were divided sharply between whether to see the city, or enjoy the sun by the pool, or deal more with science indoors.  Ben kente bir gün erken varınca büyük kısmını gezme şansım oldu, ayrıca diğer günlerde de akşamları gezdim. İki Barselona haritası ve bir de kitabıyla tüm hazırlıklarım tamamdı, Katalan arkadaşlardan önemli tavsiyeler almıştım. Daha gelmeden kentin ana dokusunu ezber

Kopenhag, Danimarka! - Copenhagen, Denmark!

Üç günlük bir konferans için Kopenhag'a indiğimde beni 15 dakikada kent merkezine getiriverecek beş yıldızlı otelden hallice bir tren bekliyordu. Hava serindi, oysa Haziran ayıydı, sıcaktan kaynayan bir İngiltere'yi ardımda bırakıp gelmiştim. Metro sistemleri çok gelişmiş, herkes İngilizce konuşabiliyor, ama İngilizce bilgilendirme tabelaları hiç yok sokaklarda. Özellikle Ulusal Müzeyi ararken zorlandık, çünkü haritada bazı sokak isimleri de atlanmıştı. Danimarka pahalılık anlamında gerçek bir çılgınlık. Yüzlerce Kuron veriyorsunuz bir içeceğe, aslında birkaç sterlin ya da Liradan fazla etmiyor. I was welcomed with an underground train which was no different than a 5-star hotel suite when I landed Copenhagen for a 3-day conference. It was cold, although it was June; and I had left an England which was boiling behind me. Underground system is excellent, everyone can speak English fluently, however there were no signs in English anywhere. It made our lives hard e

Joseph Fouché - Bir Politikacının Portresi

Bu kitabı okumanın tam yeri tam zamanı! Fransız Devrimi döneminde yaşamış, politikaya girdiği 1790 yılından son sürgününe gönderildiği 1816 yılına kadarki zaman içinde siyasetin her döneminde yer alan ve ayakta kalmayı başaran bir adamın portresi. Hiçbir şeyden ve hiç kimseden korkmamış, her zaman arka plandayken ipleri elinde tutmayı bilmiş; zeki, soğukkanlı, iktidar ve güç uğruna hiçbir şeyden çekinmeyen Joseph Fouché. Bu herhangi bir bukalemunun, güç esirinin yükselip çöktüğü sıradan bir hayat hikâyesi değil; içinde yeni bir çağı başlatan ve yılını ezberlemekten başka hiçbir yönünü bilmediğimiz Fransız Devrimi'nin ardından halkın ve meclisin geçirdiği bilinmeyen evreler gözler önüne seriliyor - siz ihtilâl oldu kavga bitti sanıyordunuz değil mi? Oysa devrimin ardından çok kan döküldü, Meclis Devrim adamlarının diktasıyla kıvrandı bu kez, vekiller korku içinde gıklarını çıkaramazken tek adamlar hüküm sürdüler, bir ara Kralcılık yeniden hayat bile buldu! "Tarihte, mi

Azize Martha Kilisesi'ne Bir Gezinti - A Trip to St Martha's

Muhteşem bir Mayıs günü Guildford'da Pilgrims Way üzerinden Aziza Martha Kilisesi'ne doğru yürüyüşe çıktık. Beş dakikada böyle yemyeşil alanlara çıktığımıza inanamadım. Böyle alanlarla burun buruna yaşıyoruz. Harika. We decided to walk to St Martha's church by taking Pilgrims Way on a lovely, sunny Sunday in May. It was unbelievable to reach untouched green areas just in 5 minutes from the town centre. We are living very close to such vast green regions and it is fantastic. Ormanın bir bölümünden çıkınca karşımızda kırlarda otlayan İngiliz atları çıktı. Biri hemen yanımıza geldi. Çok meraklıydı. Sonra siyah olan uzaklaştı, bu kez doru bir at geldi ama daha ürkekti. En son bir beyaz geldi epey gitmek bilmedi yanımızdan. After walking for a while in the forest,we saw a couple of English horses, enjoying the sun and the grass. One of them approached immediately. He was gorgeous. Black and shining like a pearl. Later, another one came towards us, but this one was a little