Ana içeriğe atla

Eşik - Irmak Zileli

Tek bir seferle sınırlı kalmayan, her defasında kalbe uzanan bir roman Eşik. Ve farklı yaşlarda tekrar okunması da tavsiye edilebilir. 18 yaşında, 28 yaşında, 38 yaşında, 48 yaşında... Bir sol örgütün liderinin kızkardeşiyle evlenen örgütün ikinci adamının kızının doğumunu bekledikleri hastaneden, büyüyen kız çocuğunun evine bordo bir bavulun geldiği güne ilerliyor...

Bir çocuğun içdünyasını nasıl böyle sular seller gibi, olduğu gibi konuşturduğunu merak etmiştim yazarın - ki çocuk uzun bir süre konuşmuyor aslında. İçinizdeki çocuğu istediğiniz kadar saklayın, bir çocuğun çekingenlik ve bilmezlik ile asla dile getirmediği  soruları, isyanları, merakı, öfkeleri, korkuları böyle anlatmak mümkün değildir. Ancak anlatan, o çocuk ise mümkün olabilir bu.

Kitabın en erken safhalarında siyasi gençliğin atmosferine girilmesiyle, ya çok iyi araştırmış ya çok fazla okumuş, diyorsunuz. Belki hepsi, belki hiçbiri. Bir çocuğun kalp süzgecinden geçiyor hepsi. Belki siyasi tarihten bile daha doğru bir yaklaşımdır bu, insanların aklında kalmak, yüreklerine dokunmak bakımından.

Romanı okuyana kadar, otobiyografi malzemelerinden yararlanan bir kitap olduğundan habersizdim. Bu, yazarın gelecekteki kitapları için iyi bir şey midir bilemiyorum, ama bu kitap için iyi bir şey. Evet, roman yazarın kendi yaşamından izler taşıyor: annesi Feyza Perinçek (Ayşe), babası Gün Zileli (Hasan), dayısı Doğu Perinçek (Atilla), yengesi Şule Perinçek (Zehra) ...

Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor. - Edip Cansever


Eşik
Irmak Zileli
Remzi Kitabevi, 325 sayfa
4. baskı
2012 Yunus Nadi Roman Ödülü

İşbu Web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü yazı içeren bilgi-belge ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları blog yazarına aittir. İşbu web sitesinin içeriği, sitede kullanılan her türlü yazılı malzeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.

Sitede yer alan bilgilerin çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, blog yazarının önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple bu sitede yer alan metinler kısmen veya tamamen sahibinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir Web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Manifesto

Uzun süredir kendimde gözlediğim bir şeyi buraya yazmam gerekiyor; çünkü burayı kitap, seyahat ve itiraz yazıları alanım olarak 2009'dan beri işgal ediyorum. Ben artık, kurgusal edebiyat okuyamıyorum. Dünyada milyarlarca kitap var, her hafta binlercesi basılıyor, her gün yüzlerce sayfası yazılıyor. Dünyadan el etek çekip hepsini okumaya kalksak bile buna ömrümüzün vefâ etmeyeceği aşikâr, şurada yazdığım üzere, belleğimizin de ; dahası, çok çok çok okumayı, misket sayar gibi kitap saymayı da gerekli görmüyorum: çünkü kurgunun sonu yok, ve daha büyük arayışlarınız varsa, tıkanacağı ve tükeneceği açık. Yaklaşık 200 yıldır, büyük yazarların klasiklerini okuyarak insanı, iç dünyasını, hezeyanlarını ve tekâmülünü öğrenmeye, takip etmeye çalıştı insanlık. Ancak bu kitap varlıklarının yaşamlarını kurgulayarak yazarlar, bir neviî insanın, yani kendilerinin aczlerini kırmaya çalışıyorlardı (Ahmet Altan'ın çarpıcı bir tespitini anımsarsak, " Kitap yazmak, insanın Tanrılığa en yaklaşt

Didem Madak - En Kalması Gereken Şair

İki nefes arasında yazdım bu yazıyı. İki nokta arasında. Şiirini okumadan şiiri hakkında okuduğum ilk şair değil Didem Madak, ama azıcık dizesinin yer verildiği bir yazıyı daha bitirmeden karar verdim kitaplarını alıp okumaya. İki sayfa arasında. Sözcükler dergisinin en güzel, dolu dolu sayılarından birinde, 57. (Eylül-Ekim) sayısında bir yazıda rastgeldim şiirlerine. Daha ilk satırlarda yüzüme çarpan dizelerin oyunları ve ne kadar oyuncu olurlarsa olsunlar, dile getirdiği anlamların sahiciliği aklımı başımdan aldı. İnanırım bazen bir kâse bal bile umutsuzdur                                                  (Enkaz Kaldırma Çalışmaları'ndan) Şiirindeki dilin örgütlenişi, biçim ve içerik üzerine bir yazı olsa da, yazı içinde atıf yapılan dizeleri aç kurt gibi aradığımı görünce kitaplarını almam şart oldu. Didem Madak, üç tane incecik şiir kitabı yayınlandıktan sonra 2011 yılında hayata veda etmiş bir şair. Daha söyleyecek, yazacak çok şiirleri kaldı onda. Son kitabı Pu

Cemâlnur Sargut Maratonu: Tövbe, Hz. İbrahim, ve Ya Allah'ın Sevdikleri

Cemâlnur Sargut'un ikisi derleme, birisi de bir televizyon yayınının kitaplaştırılmış hâli olan 3 kitabını tek bir yazıda sunacağım, çünkü üçünü de ortak bir bakış açısıyla ifade edebileceğimi düşünüyorum. Tanımayanlar için, Cemâlnur Sargut, "üniversite eğitimini kimya mühendisliğinde tamamladıktan sonra kimya öğretmeni olarak görev yapmıştır. Halen, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. Otuz yılı aşkın süredir tasavvuf alanında yurt içi ve yurt dışında çok yönlü çalışmalar yapmaktadır. " "Ya Allah'ın Sevdikleri!" kitabı, zamanında bir TV kanalında yayınlanmış birkaç bölümlük sohbetin kitaplaştırılması ve içlerinde en iyisi. Çünkü diğer iki kitapta görülebileceği gibi metinlerde benim fikrimce konu bütünlüğü bulunmuyor. İlk kitaptaki sohbetlerde soruları soran ve dağılmaya meyleden konuları toparlayan Ferda Yıldırım. Bu anlamda belli başlıklar altında toplanan akış çok güze