Ana içeriğe atla

Unutma Beni Apartmanı - Nermin Yıldırım

Unutmak ve hatırlamak ile bir derdi olan, iyi ki de derdi olan Nermin Yıldırım, Unutma Beni Apartmanı kitabıyla bloguma hoşgeldi.

Kitap, bu aralar fazlaca içine girmeye başladığım, dönem romanı veya bazı dönemlerin şahidi olan, dönemlere tutulan ışıklara dâhil olan yapıtlardan birisi. Unutma Dersleri veya Saklı Bahçeler Haritası kitaplarında bunu bu denli hissetmiş değildim. Ancak zamanlar giderek benim zamanlarıma mı yaklaşıyor, nedir, kitaplarında giderek sadece içimizden değil, dışımızdan, belleğimizden, yaşam tarihimizden de sarmalıyor bizi Nermin Yıldırım.

Bir kız çocuk olmak, anne olmak, veya olmamak, olup da olmamak gibi daha değişik temalara sürükleniyoruz. Yazar bu niyetle piskolojiye de samimi girişler yapıyor, ancak kararında gezintiler bunlar. İçlerinde duydukları eksiklikleri, boşlukları, kendileri yaşayarak da dolduramayan kadınlarla tanışıyoruz, oysa daha önce, içlerindeki fazlalıkları boşaltarak kendilerine nefes alabilecekleri alanlar açmaya çalışan, yaşama dönmek isteyen kadınları okumuştuk Unutma Dersleri'nde.

Kitapta sayıca pek az olan kişileri biraz da kendi hikâyelerimiz içindeki kimi insanlarla bütünleştiriyor bile olabiliriz. Ama ben yine de kitapta geçen NY hakkında farklı düşüncelere sahibim, onu yazarın diğer kişilere göre başka boyutta bir denemesi olarak kabul ediyorum.

Bu arada Doğan Kitap ile yollarını ayırmış olsa da, yazarın kitap kapaklarını DK serisinde daha başarılı ve gönüle hitap edici buldum, çünkü ben yazı tiplerine, boyutuna, sayfa rengi kalınlığı ve kapak fotoğraflarına ayrıca sevgi besleyen biriyim. O yüzden DK baskılarını almayı daha çok seviyorum, tıpkı Dostoyevski'nin kitaplarının İş Bankası Kültür Yayınları'nın değil özellikle İletişim Yayınları baskılarını aradığım gibi.


Unutma Beni Apartmanı
Nermin Yıldırım
Doğan Kitap 
3. baskı, 422 sayfa

İşbu Web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü yazı içeren bilgi-belge ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları blog yazarına aittir. İşbu web sitesinin içeriği, sitede kullanılan her türlü yazılı malzeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.

Sitede yer alan bilgilerin çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, blog yazarının önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple bu sitede yer alan metinler kısmen veya tamamen sahibinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir Web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Manifesto

Uzun süredir kendimde gözlediğim bir şeyi buraya yazmam gerekiyor; çünkü burayı kitap, seyahat ve itiraz yazıları alanım olarak 2009'dan beri işgal ediyorum. Ben artık, kurgusal edebiyat okuyamıyorum. Dünyada milyarlarca kitap var, her hafta binlercesi basılıyor, her gün yüzlerce sayfası yazılıyor. Dünyadan el etek çekip hepsini okumaya kalksak bile buna ömrümüzün vefâ etmeyeceği aşikâr, şurada yazdığım üzere, belleğimizin de ; dahası, çok çok çok okumayı, misket sayar gibi kitap saymayı da gerekli görmüyorum: çünkü kurgunun sonu yok, ve daha büyük arayışlarınız varsa, tıkanacağı ve tükeneceği açık. Yaklaşık 200 yıldır, büyük yazarların klasiklerini okuyarak insanı, iç dünyasını, hezeyanlarını ve tekâmülünü öğrenmeye, takip etmeye çalıştı insanlık. Ancak bu kitap varlıklarının yaşamlarını kurgulayarak yazarlar, bir neviî insanın, yani kendilerinin aczlerini kırmaya çalışıyorlardı (Ahmet Altan'ın çarpıcı bir tespitini anımsarsak, " Kitap yazmak, insanın Tanrılığa en yaklaşt

Didem Madak - En Kalması Gereken Şair

İki nefes arasında yazdım bu yazıyı. İki nokta arasında. Şiirini okumadan şiiri hakkında okuduğum ilk şair değil Didem Madak, ama azıcık dizesinin yer verildiği bir yazıyı daha bitirmeden karar verdim kitaplarını alıp okumaya. İki sayfa arasında. Sözcükler dergisinin en güzel, dolu dolu sayılarından birinde, 57. (Eylül-Ekim) sayısında bir yazıda rastgeldim şiirlerine. Daha ilk satırlarda yüzüme çarpan dizelerin oyunları ve ne kadar oyuncu olurlarsa olsunlar, dile getirdiği anlamların sahiciliği aklımı başımdan aldı. İnanırım bazen bir kâse bal bile umutsuzdur                                                  (Enkaz Kaldırma Çalışmaları'ndan) Şiirindeki dilin örgütlenişi, biçim ve içerik üzerine bir yazı olsa da, yazı içinde atıf yapılan dizeleri aç kurt gibi aradığımı görünce kitaplarını almam şart oldu. Didem Madak, üç tane incecik şiir kitabı yayınlandıktan sonra 2011 yılında hayata veda etmiş bir şair. Daha söyleyecek, yazacak çok şiirleri kaldı onda. Son kitabı Pu

Cemâlnur Sargut Maratonu: Tövbe, Hz. İbrahim, ve Ya Allah'ın Sevdikleri

Cemâlnur Sargut'un ikisi derleme, birisi de bir televizyon yayınının kitaplaştırılmış hâli olan 3 kitabını tek bir yazıda sunacağım, çünkü üçünü de ortak bir bakış açısıyla ifade edebileceğimi düşünüyorum. Tanımayanlar için, Cemâlnur Sargut, "üniversite eğitimini kimya mühendisliğinde tamamladıktan sonra kimya öğretmeni olarak görev yapmıştır. Halen, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. Otuz yılı aşkın süredir tasavvuf alanında yurt içi ve yurt dışında çok yönlü çalışmalar yapmaktadır. " "Ya Allah'ın Sevdikleri!" kitabı, zamanında bir TV kanalında yayınlanmış birkaç bölümlük sohbetin kitaplaştırılması ve içlerinde en iyisi. Çünkü diğer iki kitapta görülebileceği gibi metinlerde benim fikrimce konu bütünlüğü bulunmuyor. İlk kitaptaki sohbetlerde soruları soran ve dağılmaya meyleden konuları toparlayan Ferda Yıldırım. Bu anlamda belli başlıklar altında toplanan akış çok güze