<< yazının ilk kısmı için
Madem ki susuzluk çeken, gittikçe içi daha da çoraklaşan kitleler, onlara suyun güzelliğini, suyun tadının neye benzediğini, nasıl yaparsa su içmiş gibi hissedeceğini, hangi hobilerin suya yakın tat verdiğini, suya belki de hiç de muhtaç olunmadığını, suyun muadili olarak süt, zeytinyağı da içilebileceğini anlatan kitap yığınları altında kalıyor...
O hâlde, tüm bu lafızları bırakıp gidip su içmek gerek!
Suyu dolaylı olarak anlatan, ama ulaşılmazmış ya da yokmuş gibi anlatan herşeyi bir kenara bırakıp... İçine bir yağmur gibi inmesi için, hiçbir insanın elinden çıkmamış metinlere dalmak gerek.
Niye insan işi kitapların dışına çıkma ihtiyacı doğduğunun cevabını sormaya başlayınca, bu sorularla yola çıkan kitaplara yönelmeye başlıyor insan (1-2). İnsana dışarıdan bakan ve ona öğreten metinleri öğrenmeye kâni olduktan sonra, bir okyanus olan metinleri okumanın sırası gelmiş oluyor (3).
Bu okyanusa kendi devrinde ilk dalan insanı merak etmemek olanaksız, ve siyerler(4) bunun için varlar. Siyer okurken, bu insana ilk ve en güçlü biçimde inanarak destek olan kadını merak etmemek de olanaksız, ve onunla ilgili kitaplar(5) rafa ekleniyor. Ardından bu kıymetli kadına büyük bir hayranlık duyarak, nasıl onun gibi faziletli bir eş, zorluklara rağmen hayırlı bir kadın olunabilir, merakıyla, onun örnek gösterildiği eserler(6) kaçınılmaz oluyor. Bu eserlerin, sanıldığının aksine kadını hâkir gören değil, içindeki kendini vakfetme, destek olma, mütevazılıkla yücelme özelliklerini ortaya çıkaran eserler olması da yaygın kanılar ve bilgisiz yaklaşımlara karşı bilinçlenmek için büyük bir şanstır.
Sıra, hayırlı bir evlat olmayı görmek üzere, kızları hakkında okumaya(7) geliyor. Bir yandan, kendinizi de işlemek, terbiye etmek üzere, nefs, içimizdeki iyilik ve kötülük potansiyeli, hayatta başlatılabilecek iyilik devrimi(8-9) üzerine okumalar da sıradadır. Bunun ardından, bu okyanusun birebir çevirisinin yetmemeye başlayacağı aşikârdır(10). Ayrıca bu okyanusta doğru şekilde yüzmek, kürek çekmek için bazı ilimlere de ihtiyaç doğar(11-12).
Bu tamamen zincirleme olan, bir bitkinin yeşerip büyümesi gibi bir şeydir. Her benlik her filizin farklı serpilmesi gibi kendini tanıma biçimleri geliştirir. Kendi içimize dönerek, bireyselleşmeden (kendimizi yüceltmeden), alçakgönüllülükle, birlikte... El ele, ve kendi içimizi de seyrederek.
"Başlarını dikerek koşuşurlar. Bakışları kendilerine dönmez. Yürekleri tamamen boşalmıştır." (İbrahim, 43)
Kaynaklar
Madem ki susuzluk çeken, gittikçe içi daha da çoraklaşan kitleler, onlara suyun güzelliğini, suyun tadının neye benzediğini, nasıl yaparsa su içmiş gibi hissedeceğini, hangi hobilerin suya yakın tat verdiğini, suya belki de hiç de muhtaç olunmadığını, suyun muadili olarak süt, zeytinyağı da içilebileceğini anlatan kitap yığınları altında kalıyor...
O hâlde, tüm bu lafızları bırakıp gidip su içmek gerek!
Suyu dolaylı olarak anlatan, ama ulaşılmazmış ya da yokmuş gibi anlatan herşeyi bir kenara bırakıp... İçine bir yağmur gibi inmesi için, hiçbir insanın elinden çıkmamış metinlere dalmak gerek.
Niye insan işi kitapların dışına çıkma ihtiyacı doğduğunun cevabını sormaya başlayınca, bu sorularla yola çıkan kitaplara yönelmeye başlıyor insan (1-2). İnsana dışarıdan bakan ve ona öğreten metinleri öğrenmeye kâni olduktan sonra, bir okyanus olan metinleri okumanın sırası gelmiş oluyor (3).
Bu okyanusa kendi devrinde ilk dalan insanı merak etmemek olanaksız, ve siyerler(4) bunun için varlar. Siyer okurken, bu insana ilk ve en güçlü biçimde inanarak destek olan kadını merak etmemek de olanaksız, ve onunla ilgili kitaplar(5) rafa ekleniyor. Ardından bu kıymetli kadına büyük bir hayranlık duyarak, nasıl onun gibi faziletli bir eş, zorluklara rağmen hayırlı bir kadın olunabilir, merakıyla, onun örnek gösterildiği eserler(6) kaçınılmaz oluyor. Bu eserlerin, sanıldığının aksine kadını hâkir gören değil, içindeki kendini vakfetme, destek olma, mütevazılıkla yücelme özelliklerini ortaya çıkaran eserler olması da yaygın kanılar ve bilgisiz yaklaşımlara karşı bilinçlenmek için büyük bir şanstır.
Sıra, hayırlı bir evlat olmayı görmek üzere, kızları hakkında okumaya(7) geliyor. Bir yandan, kendinizi de işlemek, terbiye etmek üzere, nefs, içimizdeki iyilik ve kötülük potansiyeli, hayatta başlatılabilecek iyilik devrimi(8-9) üzerine okumalar da sıradadır. Bunun ardından, bu okyanusun birebir çevirisinin yetmemeye başlayacağı aşikârdır(10). Ayrıca bu okyanusta doğru şekilde yüzmek, kürek çekmek için bazı ilimlere de ihtiyaç doğar(11-12).
Bu tamamen zincirleme olan, bir bitkinin yeşerip büyümesi gibi bir şeydir. Her benlik her filizin farklı serpilmesi gibi kendini tanıma biçimleri geliştirir. Kendi içimize dönerek, bireyselleşmeden (kendimizi yüceltmeden), alçakgönüllülükle, birlikte... El ele, ve kendi içimizi de seyrederek.
"Başlarını dikerek koşuşurlar. Bakışları kendilerine dönmez. Yürekleri tamamen boşalmıştır." (İbrahim, 43)
Kaynaklar
- "Allah, Tabiat ve Tarih", Şaban Ali Düzgün, 2. baskı, 2017, OTTO
- "Modern Dünyanın Bunalımı", Rene Guenon, çev. Mahmut Kanık, İnsan Yayınları, 3. baskı, 2018.
- Kur'an-ı Kerim, Türkçe Meali, Yaşar Nuri Öztürk, Yeni Boyut Yayınları, 124. baskı.
- "Hz. Muhammed'in Hayatı: En Erken Kaynaklara Dayanarak", Martin Lings, İnsan Yayınları, çev. Nazife Şişman, 212. (ikiyüzonikinci) baskı, 2017.
- "Müminlerin Annesi Hz. Hatice", Ömer Sabuncu, Semerkand Yayınları, 6. baskı, 2016.
- "Hatun", Musa Carullah Bigiyef, Kitabiyat Yayınları, (1916, basım 1930), Berlin.
- "Hz. Fâtımâ", Yaşar Nuri Öztürk, 7. baskı, Yeni Boyut Yayınları, 2013.
- "Eliften Vava Velayet Yolu", Işık Elçi Çetin, 1. baskı, 2016, Topkapı Yayınları.
- "Nefs: Kusurları ve Tedavileri", Ebû Abdurrahman Sülemi, Semerkand
- "İndirildiği Dönemin Işığında: Kur'an Tefsiri - Tevhid Mesajı", Hasan Elik, Muhammed Coşkun, 3. baskı, Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Vakfı (İFAV) Yayınları.
- "Hz. Âişe'nin Sahabeye Yönelttiği Eleştiriler", Bedruddin ez-Zerkeşî, haz. Bünyamin Erul, 10. baskı, 2017, OTTO
- "Kur'an-ı Kerim ve Sünnete Göre Tasavvuf", Yaşar Nuri Öztürk, Esma Yayınları, 2. baskı, 1985.
İşbu Web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü yazı içeren bilgi-belge ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları blog yazarına aittir. İşbu web sitesinin içeriği, sitede kullanılan her türlü yazılı malzeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.
Sitede yer alan bilgilerin çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, blog yazarının önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple bu sitede yer alan metinler kısmen veya tamamen sahibinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir Web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.
Yorumlar
Yorum Gönder
Fikirlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin!