Ana içeriğe atla

"Herşeyi Tekrar Düşünün-Ve Öyle Gelin Evime"

7 Mart tarihinde gördüğüm Kâbe görüntüsüne yazdığım yazılar ve Abdullatif Halid'den aktardığım alttyazıyı çeviriyorum.

"Bu fotoğraf bugün uzun uzun düşünmeme sebep oldu. Tek bir gecede Allah nasıl da dünyadaki herşeyi değiştirdi. Tüm dünya bir virüs üzerine çıldırmış durumda. Ekonomiler çöküyor, havayolları batıyor, neredeyse herkes maske takıyor ve ülkeler okullarını kapatıyor, etkinliklerini ve toplumsal bir araya gelişleri durduruyor. Bir gecede salgın. Tesbih O Allah'adır ki, "görmek" için başka hangi işartlere ihtiyacımız var?Bakın, virüsün daha fazla yayılmasını önlemek amacıyla tüm umre organizasyonlarını iptal eden yönetimin dezenfekte edişiyle bomboş kalan zemin kat. Dünyanın şu anki hâline baktığım zaman... Böyle bir duruma gelecek olmamızdan bir süphe duymuyordum. Onlarca yıl, tüm dünya, Müslüman ümmet de dâhil olmak üzere, ezilenleri ve zayıfları yarı yolda bıraktı. Masum insanların kanı ümmet boyunca her yere döküldü ve kimse kılını kıpırdatmadı. Âlimler... Yani doğru insanlar, hapishanelerde, haksız yere... Kimse aldırmadı. Masum bebekler ayrımsız şekilde öldüler. Bunları daha da kötüleştiren, insanlar bu zalimleri desteklediler ve hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ettiler. Dünya üzerindeki tüm ezilenleri ve göğe yükselen dualarını hayal edin. Bu fotoğrafa 1 dakika boyunca baktıktan sonra, üzüntü hissinden korku hissine ulaştım. Allah ne güçlüdür! Bu beni endişelendirdi. Dua ediyorum ki Allah bize öfkelenmemiştir. Belki de biz O'nun Kutsal Evi'nin çevresinde olmaya bile layık olmayan bir ümmetiz. Bu görüntü bana Allah'ın dinine daha sıkı sarılmak, affını daha sık dilemek ve ümmetine daha gayretle yardım etmek isteğini doğurdu."  (Abdullateef Khaled)

Yazının orijinali (İngilizce)için >>

"Lüks, şatafat, ırkçılık, nefret, gıybet, gösteriş, yoksula sırt çevirmek, çocuklara, annelere tepeden bakmak, soy ve nesebe göre ayrım yapmak, hayvanlara doğaya zulüm, kin ve nefreti yaymak, adaleti ayakta tutmamak, hakikati örtmek, hırs, kibir, başarı yarışı, doğruyu 'biz'leştirmek, kendine ve hayatına tapmak, başkalarını, onların yokluk ve acılarını görmezden gelmek... Komşun ne hâlde bilmemek, ama nasıl en zirveye gelirim her yolunu bilmek. Bu imtihan inanç temelinde değil, devlet millet ülkeler temelinde değil, tüm insanlık temelinde..."

Görseli en erken yayınlayanlardan Mesud Çetinkaya'nın yayımı , ve yazdığım...

"Görünür sebep Corona virüs, görünür sonuç Suudi yönetimin durdurması olsa da, acaba, bir durup düşünün!!! diyor olabilir mi Allah? Herşeyi bir düşünün, sonra gelin Evime."





Bu Web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü yazı içeren bilgi-belge ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları blog yazarına aittir. İşbu web sitesinin içeriği, sitede kullanılan her türlü yazılı malzeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.
Sitede yer alan bilgilerin çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, blog yazarının önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple bu sitede yer alan metinler kısmen veya tamamen sahibinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Manifesto

Uzun süredir kendimde gözlediğim bir şeyi buraya yazmam gerekiyor; çünkü burayı kitap, seyahat ve itiraz yazıları alanım olarak 2009'dan beri işgal ediyorum. Ben artık, kurgusal edebiyat okuyamıyorum. Dünyada milyarlarca kitap var, her hafta binlercesi basılıyor, her gün yüzlerce sayfası yazılıyor. Dünyadan el etek çekip hepsini okumaya kalksak bile buna ömrümüzün vefâ etmeyeceği aşikâr, şurada yazdığım üzere, belleğimizin de ; dahası, çok çok çok okumayı, misket sayar gibi kitap saymayı da gerekli görmüyorum: çünkü kurgunun sonu yok, ve daha büyük arayışlarınız varsa, tıkanacağı ve tükeneceği açık. Yaklaşık 200 yıldır, büyük yazarların klasiklerini okuyarak insanı, iç dünyasını, hezeyanlarını ve tekâmülünü öğrenmeye, takip etmeye çalıştı insanlık. Ancak bu kitap varlıklarının yaşamlarını kurgulayarak yazarlar, bir neviî insanın, yani kendilerinin aczlerini kırmaya çalışıyorlardı (Ahmet Altan'ın çarpıcı bir tespitini anımsarsak, " Kitap yazmak, insanın Tanrılığa en yaklaşt

Didem Madak - En Kalması Gereken Şair

İki nefes arasında yazdım bu yazıyı. İki nokta arasında. Şiirini okumadan şiiri hakkında okuduğum ilk şair değil Didem Madak, ama azıcık dizesinin yer verildiği bir yazıyı daha bitirmeden karar verdim kitaplarını alıp okumaya. İki sayfa arasında. Sözcükler dergisinin en güzel, dolu dolu sayılarından birinde, 57. (Eylül-Ekim) sayısında bir yazıda rastgeldim şiirlerine. Daha ilk satırlarda yüzüme çarpan dizelerin oyunları ve ne kadar oyuncu olurlarsa olsunlar, dile getirdiği anlamların sahiciliği aklımı başımdan aldı. İnanırım bazen bir kâse bal bile umutsuzdur                                                  (Enkaz Kaldırma Çalışmaları'ndan) Şiirindeki dilin örgütlenişi, biçim ve içerik üzerine bir yazı olsa da, yazı içinde atıf yapılan dizeleri aç kurt gibi aradığımı görünce kitaplarını almam şart oldu. Didem Madak, üç tane incecik şiir kitabı yayınlandıktan sonra 2011 yılında hayata veda etmiş bir şair. Daha söyleyecek, yazacak çok şiirleri kaldı onda. Son kitabı Pu

Cemâlnur Sargut Maratonu: Tövbe, Hz. İbrahim, ve Ya Allah'ın Sevdikleri

Cemâlnur Sargut'un ikisi derleme, birisi de bir televizyon yayınının kitaplaştırılmış hâli olan 3 kitabını tek bir yazıda sunacağım, çünkü üçünü de ortak bir bakış açısıyla ifade edebileceğimi düşünüyorum. Tanımayanlar için, Cemâlnur Sargut, "üniversite eğitimini kimya mühendisliğinde tamamladıktan sonra kimya öğretmeni olarak görev yapmıştır. Halen, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. Otuz yılı aşkın süredir tasavvuf alanında yurt içi ve yurt dışında çok yönlü çalışmalar yapmaktadır. " "Ya Allah'ın Sevdikleri!" kitabı, zamanında bir TV kanalında yayınlanmış birkaç bölümlük sohbetin kitaplaştırılması ve içlerinde en iyisi. Çünkü diğer iki kitapta görülebileceği gibi metinlerde benim fikrimce konu bütünlüğü bulunmuyor. İlk kitaptaki sohbetlerde soruları soran ve dağılmaya meyleden konuları toparlayan Ferda Yıldırım. Bu anlamda belli başlıklar altında toplanan akış çok güze