Ana içeriğe atla

Çin'in Doğu Türkistan'a Göz Açtırmaması(!) için Trilyon Dolarlık Bir Sebep

Bu yazı, onlarca doğrulanmış hikâyeden sadece 2 tanesiyle 2 yılı aşkın zamandır süregelen sistemleştirilmiş bir zulmün, insan haklarına aykırı bir yok etme politikasının, bahaneden ibaret sebeplerle tutuklanan, ortadan kaybedilen insanlar ve beyinleri yıkanan çocuklarının, ve sonraki yazılarda da özetlemeye çalışacağım daha pekçok sistemli zulmün asıl sebepleri hakkında bilgi vermek için hazırlandı. 

Henüz 2019'da yayınlanmış uluslararası bir makalenin kendi referanslarından da alıntılar yaparak çevirisi ile bu yazıyı temellendirmeyi amaçladım. Bu makaleleri Facebook'ta 31 Mart 2020 tarihinde paylaştım, ne var ki salgına bağlı izolasyon gündemi arasında kaybolup gitmesi muhtemeldi. Makalenin atıflarını da araştırarak işin sadece bu yüzünün bile ne kadar detaylı olduğunu temel bir çerçeve ile sunmak istedim.

Bu makalelerin tarihleri bizim utancımız: bu zulmün 2 yıl öncesine kadar uzandığını göstermekte. Daha Covid-19 salgını ortaya çıkmamış, ve Çin, Uygur Müslümanlarına zulmederken bunun üzerine yabancı basında  makaleler yazılıyor, incelemeler yapılıyordu. 

Çin'in Xinjiang bölgesindeki Yol Girişimine ait arazi rotalarını gösteren harita (BI Graphics)


  • Çin, çok geniş kapsamlı bir ticari proje sürecinde - Kuşak ve Yol Girişimi (the Belt and Road Initiative-BRI) ve bu projeyle ülkesini yeni arayüzlerle birleştirmeyi amaçlamakta.
  • Bu projelerin pekçoğu Xinjiang bölgesinden geçmekte, bu bölge Çin'in batısında yer alıyor ve bölgede etrafı kuşatılmış olarak Uygur Müslümanları yaşamakta.
  • Pekin Xinjiang'daki Uygur yaşam biçimine müdahale etmekte. Resmî kaynaklar bunun olası bir terör eylemini engelleme operasyonu olduğunu ifade etse de, uzmanlar bunun BRI projelerini koruma amaçlı olduğunu ifade ediyor.

Batı Çin'de Xinjiang'da yaşayan çoğunlukla Müslüman etnik bir azınlık olan Uygurlar dünyanın en baskıcı devletlerinden birinin tahakkümü altında. Bu harita bunun sebeplerini açıklamaya yardımcı olacaktır [1]. 

Xinjiang'daki insanlar onbinlerce yüz tanıma özellikli kameralar, telefonlarında gözetleme uygulamaları ile yaşamak durumundalar. Tahminen 2 milyon insan fiziksel ve psikolojik olarak istismar edildikleri "eğitim (!) kamplarında" tutuluyor. 

Çin yönetimi yıllar boyunca Uygurları terör sebepli olarak suçlamaktaydı ve bu grubun Orta Asya'ya İslamî ekstremizm getirdiğini söylemekteydi. Ancak Pekin'in Xinjiang'daki Uygurları hapis altında tutmasının başka bir sebebi daha bulunuyor: bu bölge, Çin'in amiral gemisi bir ticari projesinin, BRI'nin en önemli bileşenlerinin bazısına evsahipliği yapıyor. 2013'te devreye giren BRI, Pekin'i dünyadaki 70 ülkeye demiryolları, doğalgaz boru hatları, deniz nakliyesi ve diğer arayüz projeler ile bağlantısını sağlamayı amaçlıyor. Bu proje Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'gin siyasi mirasının önemli bir kısmını oluşturuyor.

Xinjiang'a göz açtırmamak (!) için trilyon-dolarlık bir sebep

Bu proje 6 adet kara rotası içermekte, ve toplu olarak İpek Yolu Ticari Kuşağı olarak adlandırılmakta; ve bir de deniz rotası içeriyor, Bahri İpek Yolu. Haritadan da görülebileceği gibi Xinjiang bu kuşaktaki pekçok projenin kalbinde bulunuyor. Çin'in bu projeye 1-8 trilyon dolar yatırım yaptığı Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar sayfası tarafından ifade ediliyor [2]. İlgili makaleye ait harita da yukarıdaki makaleyi doğrular nitelikte. Çin Ticaret Bakanlığı'na atıf yapılarak Xinhua Haber Ajansından bildirildiğine göre [3], BRI üzerinden Çin ve diğer ülkeler arasındaki ticaret sadece 2018'de 1,3 trilyon dolar.


Çin'in BRI projelerine yönelik büyüyen çabası ile Xinjiang'a göz açtırmama girişimleri aynı zaman dilimine rastlıyor. Çin, 2000'in başlarından bu yana Uygurları teröristlikle suçluyor ve militan Uygur ayrılıkçıların Afganistan ve Suriye'ye gitmek üzere Çin'den ayrılmasını ülkedeki şiddetin tetiklenmesiyle ilişkilendiriyor. Ancak bu baskılama kampanyası sadece 2 yıldır, Tibet'in sert bir şekilde gözetim altında tutulması programını da daha önce tasarlamış olan Komünist Parti sekreteri Chen Quanguo'nun liderliğinde ortaya çıkmış durumda.

Xinjiang'da günlük hayatlarını sürdüren insanlar bir anda ortadan kaybolmaya ve örneğin çalar saatlerini farklı saat aralığına kurdukları, sakal bıraktıkları, başka ülkelerde başka insanlarla hatta akrabalarıyla iletişim kurmaları, namaz kılmaları, telefonlarına gelen Bayramınız mübarek olsun mesajları gibi komik sebeplerle [4] kendilerini "eğitim (!) kampları"nda bulmaya başladılar. 

Virginia'daki bir Uygur aktivist olan Ruşen Abbas bu makaleyi yazan muhabire şunları aktarmış: "Bunların hepsinin Xi Jinping'in bu projesiyle, BRI ile ilgisi var, çünkü Uygur vatanı bu projenin tam merkezinde yer alıyor." Abbas, Çin'in Uygur'ların sesinin duyulmamasına yönelik misyonu sebebiyle yurtdışında yaşamak zorunda kalan pekçok Uygurdan biri. Kızkardeşi ve halası, Abbas'ın Washington DC'de Çin'in insan haklarına aykırı girişimlerini eleştirdiği bir kayıttan 6 gün sonra Xinjiang şehirlerinde kaybolmuş. Kendisinin aktivismi ile aile üyelerinin kaybolmasının doğrudan ilişkili olduğuna inanıyor. 

Uygur aktivist Ruşen Abbas (sağ) ve kızkardeşi Gülşen Abbas (sol), Virginia, 2015. Gülşen Abbas Urumqi-Xinjiang'da Eylül 2018'de kayboldu (arşiv: Ruşen Abbas)

Başka bir makale ise oğlu kaybolan bir babanın çocuğunu 2 yıl sonra bir Çin propaganda videosunda görmesi üzerine [5]. Abdurahman Tohti 3 yıla yakın süredir eşi, oğlu ve kızından haber alamıyordu. Tohti yaşadığı Xinjiang-Aksu bölgesindeki Besh tugmen köyünden 2013 Mart'ta birkaç ay Mısır'da çalıştıktan sonra İstanbul'a yerleşmek üzere ayrılmıştı. Burada eşi Peride Yasin ile evlendi, Abduleziz ve Nadire isminde bir oğlu ve kızı dünyaya geldi. Ağustos 2016'da eşi ve çocukları aileyi ziyaret etmek üzere Xinjiang'a yola çıktılar. Tohti o zamandan beri ailesinden haber alamadı. Eşiyle uçağın inişinin ardından haberleşmek üzere sözleşmişlerdi, ancak tuhaf bir şekilde Çin'in en popüler sohbet programı olan WeChat uygulamasından silindiğini gördü. Tohti'nin bu aktardığı bilgiler Avustralya'daki Uygur Bülten'indeki bir aktivist olan Alip Erkin tarafından İngilizceye çevrilmiş. Tohti daha sonra eşinin uçak iner inmez tutuklandığını ve onlarca yıl hapse mahkum edildiğini öğrenmiş. Resmî kaynaklardan onlara ne olduğuna dair hiçbir bilgiye ulaşamamış. Nadire, sadece 5 aylık idi.

Ailesi ortadan kaybolunca Tohti İstanbul'dan ayrılamaz hale gelmiş, anne babası halen Xinjiang'da ancak tutuklanmamak için onunla görüşmüyorlar ve telefon numaralarını değiştirmek zorunda kalmışlar. Tohti, Çin'in Xinjiang'taki pekçok Uygura yaptığı bir suçlama olarak kendisinin Türkiye'de olmasının eşi ve çocuklarına suçlama olarak yöneltildiğini düşünüyor.

Tohti, 3 hafta kadar önce, TikTok'un Çin versiyonu olan Douyin'de, 4 yaşındaki oğlu Abduleziz'i görüyor.

—Alexandra Ma (@AlexandraMa15) February 5, 2019
Bu viodeda Abduleziz'e kamerada görünmeyen bir adamın Mandarin dilinde bir takım sorular sorulduğu duyuluyor: "ismin ne? kaç yaşındasın? Babanın vatanının ismi ne? Babanın vatanının bayrağında ne var?" — ve çocuk daha önceden prova edildiği izlenimi veren cevaplar veriyor. 2-saniyelik bir aralıkta Abduleziz'in ismini söylediği de duyuluyor.

4 yaşındaki Abduleziz Tohti ve babası Abdurahman Tohti. (k: Abdurahman Tohti, Uyghur Bulletin/Twitter)

Tohti, en son gördüğünde oğlunun henüz Uygurca bile konuşamadığını aktarıyor. Videonun nerede kaydedildiği açıklanmıyor, ama bu platformda genç Uygurlar ve Uygur çocuklar ile pekçok video yayınlayan kişi, kendini "Xinjiang'da bir kişi" olarak tanımlıyor. Çocukların öğretmeni gibi bir izlenim verse de, Erkin bu videoların bir devlet yetimhanesinden olduğunu ifade ediyor.


Financial Times'da yayınlanan bir makaleye göre Çin, geçen yıl anne babaları tutuklanan binlerce çocuğu devlete ait yetimhanelere gönderdi [6]. Bu yazının ortaya sürdüğü bilgi de, makalenin tarihi de (2018), insanlık için büyük bir utanç.

Çin azınlık politikası uzmanı Adrian Zenz, bu yıl New York Times'a şunları söylüyor [7]: "BRI ile birlikte Xinjiang'ın rolü önemli ölçüde değişti," ve Çin'in hedefleri Xinjiang'ı ekomonik gelişim anlamında merkezî bir bölge haline getirdi.

Xinjiang'da "Köpek-ve-At-Şovları"

Pekin, BRI'de yer aln ülkelerin Xinjiang üzerine dünyaya (aksi yönde) açıklamada bulunmamaları için ekstra çaba sarfediyor. Geçen Aralık'tan bu yana Çinli yetkililer en az 16 ülkeden (çoğu BRI'da yer alan Kazakistan, Tacikistan, Pakistan gibi) onlarca gazeteci ve diplomatı Xinjiang'daki "eğitim kamplarına" davet etti. Çin bu turları, bölgede gizli saklı hiçbir durumun olmamasına kanıt gösterme amacıyla düzenliyordu. Bu kampları "bedava mesleki eğitim" olarak niteliyor ve "hayatı renklendirdiğini" iddia ediyordu.

Sınıflarda yabancı basın karşısında dans ettirilen, müzik resitalleri verdirilen, dikiş makinaları başında etnik kıyafetli Uygur kadın ve erkeklere ders kitaplarından Çince şarkıların söylettirildiği tuhaf kareler dünya basınına yansıyordu. Çin aynı ay Pakistan, Venezuela, Küba, Mısır, Kamboçya, Rusya, Senegal ve Belarus için de benzer turlar planlamaktaydı (Reuters, [8]).

5 Ocak 2019'da, Kaşgar-Xinjiang'da devletin organize ettiği bir ziyarette yabancı basın önünde gerçekleştirilen dans performansı

Ancak Birleşmiş Milletler temsilcileri ve Human Rights Watch gibi gruplardan aktivistler, bölgeye ulaşmak için başarısızlıkla sonuçlanan kampanyalar yürütmüş olsalar da, davet edilmemişlerdi. Human Rights Watch grubunun Çin Direktörü Sophie Richardson, köşesinde, "Pekin'in uzun zamandır devam eden diplomatik köpek-ve-at-şovları var ve diplomatların bu ziyareti güvenilirlik ve bağımsız değerlendirmenin kapsamında değil," diye yazıyordu [9]. 

Ancak bu şov-turlar bazı misafirlerde işe yaramış görünüyordu, Çin'deki Pakistan Elçiliğinden Mumtaz Zahra Baloch, "bu ziyaretin bölgeyle ilgili çok-kültürlü ve zengin etnisite içeren kimliğiyle ilgili algılarını güçlendirdiğini, Çin'in batı bölgelerinin güçlenmesi için öneminin büyük olduğunu ve BRI kapsamındaki bölgesel ilişkiler için önemli bir düğüm noktası olduğunu" Çin Global Times tabloidine açıklıyordu [10].

Çoğu insan BRI ve geri planında sürdürülen bu uluslararası tiyatrodan habersiz. Sosyal medyada farkındalık oluşturmak için yapılan çağrılar, yabancı makale paylaşımları, Uygurların mesajları ve öağrılarından ibaret durumda. Bu makalelerin çevirileri, çağrı ve hikâyelerden alıntıları birleştirerek Doğu Türkistan'da yaşananlar hakkındaki bu yazılara devam edeceğim. 

Xinjiang'da, Bayingolin'de "yeni bir politik eğitim kampı"nın açılışına dair yetkililerin açıklaması © Yuli County, Xinjiang [9]

Bilmemek bizim utancımızdır, bilip sessiz kalmak ise insanlık nezdinde kabul edilebilir değildir.


Kaynaklar

[1] Alexandra Ma, Şubat 23, 2019, "This map shows a trillion-dollar reason why China is oppressing more than a million Muslims", Business Insider, link >>

[2] Jonathan E. Hillman, Senior Fellow, Economics Program, and Director, Reconnecting Asia Project, "How Big Is China’s Belt and Road?", April 3, 2018, link >>

[3] Source: Xinhua| 2019-02-16 22:54:16 "Spotlight: BRI promotes global trade, connectivity: think tanks" http://www.xinhuanet.com/english/2019-02/16/c_137827273.htm

[4] Alexandra Ma, Kasım 25, 2019, "From growing a beard to complaining about porn: Here are the flimsy excuses China uses to throw Uighur Muslims into prison camps", Business Insider, https://www.businessinsider.com/china-gives-these-excuses-to-imprison-uighur-ethnic-minority-2018-9

[5] Alexandra Ma, Şubat 5 2019, "This man's family vanished in China's most oppressed region. The next time he saw his son was 2 years later, in a Chinese propaganda video", Business Insider, https://www.businessinsider.com/mans-family-vanished-saw-son-2-years-later-in-china-propaganda-video-2019-2

[6] Emily Feng, Kashgar, China, Temmuz 10 2018. "Uighur children fall victim to China anti-terror drive" https://www.ft.com/content/f0d3223a-7f4d-11e8-bc55-50daf11b720d

[7] Ben Mauk, 29 Ocak 2019, "Can China Turn the Middle of Nowhere Into the Center of the World Economy?"  https://www.nytimes.com/interactive/2019/01/29/magazine/china-globalization-kazakhstan.html

[8] Ben Blanchard, Şubat 21, 2019. "Wary of Xinjiang backlash, China invites waves of diplomats to visit", REUTERS, https://www.reuters.com/article/us-china-xinjiang/wary-of-xinjiang-backlash-china-invites-waves-of-diplomats-to-visit-idUSKCN1QA0XX

[9] Sophie Richardson, "China’s Xinjiang Tour Should Have Fooled No One", https://www.hrw.org/news/2019/01/07/chinas-xinjiang-tour-should-have-fooled-no-one

[10] Xie Wenting, Bai Yunyi,Ocak 24, 2019, "Diplomatic envoys, foreign journalists praise Xinjiang’s stability, economic development", Global Times. https://www.globaltimes.cn/content/1136904.shtml


İşbu Web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü yazı içeren bilgi-belge ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları blog yazarına aittir. İşbu web sitesinin içeriği, sitede kullanılan her türlü yazılı malzeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.

Sitede yer alan bilgilerin çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, blog yazarının önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple bu sitede yer alan metinler kısmen veya tamamen sahibinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir Web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Manifesto

Uzun süredir kendimde gözlediğim bir şeyi buraya yazmam gerekiyor; çünkü burayı kitap, seyahat ve itiraz yazıları alanım olarak 2009'dan beri işgal ediyorum. Ben artık, kurgusal edebiyat okuyamıyorum. Dünyada milyarlarca kitap var, her hafta binlercesi basılıyor, her gün yüzlerce sayfası yazılıyor. Dünyadan el etek çekip hepsini okumaya kalksak bile buna ömrümüzün vefâ etmeyeceği aşikâr, şurada yazdığım üzere, belleğimizin de ; dahası, çok çok çok okumayı, misket sayar gibi kitap saymayı da gerekli görmüyorum: çünkü kurgunun sonu yok, ve daha büyük arayışlarınız varsa, tıkanacağı ve tükeneceği açık. Yaklaşık 200 yıldır, büyük yazarların klasiklerini okuyarak insanı, iç dünyasını, hezeyanlarını ve tekâmülünü öğrenmeye, takip etmeye çalıştı insanlık. Ancak bu kitap varlıklarının yaşamlarını kurgulayarak yazarlar, bir neviî insanın, yani kendilerinin aczlerini kırmaya çalışıyorlardı (Ahmet Altan'ın çarpıcı bir tespitini anımsarsak, " Kitap yazmak, insanın Tanrılığa en yaklaşt

Didem Madak - En Kalması Gereken Şair

İki nefes arasında yazdım bu yazıyı. İki nokta arasında. Şiirini okumadan şiiri hakkında okuduğum ilk şair değil Didem Madak, ama azıcık dizesinin yer verildiği bir yazıyı daha bitirmeden karar verdim kitaplarını alıp okumaya. İki sayfa arasında. Sözcükler dergisinin en güzel, dolu dolu sayılarından birinde, 57. (Eylül-Ekim) sayısında bir yazıda rastgeldim şiirlerine. Daha ilk satırlarda yüzüme çarpan dizelerin oyunları ve ne kadar oyuncu olurlarsa olsunlar, dile getirdiği anlamların sahiciliği aklımı başımdan aldı. İnanırım bazen bir kâse bal bile umutsuzdur                                                  (Enkaz Kaldırma Çalışmaları'ndan) Şiirindeki dilin örgütlenişi, biçim ve içerik üzerine bir yazı olsa da, yazı içinde atıf yapılan dizeleri aç kurt gibi aradığımı görünce kitaplarını almam şart oldu. Didem Madak, üç tane incecik şiir kitabı yayınlandıktan sonra 2011 yılında hayata veda etmiş bir şair. Daha söyleyecek, yazacak çok şiirleri kaldı onda. Son kitabı Pu

Cemâlnur Sargut Maratonu: Tövbe, Hz. İbrahim, ve Ya Allah'ın Sevdikleri

Cemâlnur Sargut'un ikisi derleme, birisi de bir televizyon yayınının kitaplaştırılmış hâli olan 3 kitabını tek bir yazıda sunacağım, çünkü üçünü de ortak bir bakış açısıyla ifade edebileceğimi düşünüyorum. Tanımayanlar için, Cemâlnur Sargut, "üniversite eğitimini kimya mühendisliğinde tamamladıktan sonra kimya öğretmeni olarak görev yapmıştır. Halen, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. Otuz yılı aşkın süredir tasavvuf alanında yurt içi ve yurt dışında çok yönlü çalışmalar yapmaktadır. " "Ya Allah'ın Sevdikleri!" kitabı, zamanında bir TV kanalında yayınlanmış birkaç bölümlük sohbetin kitaplaştırılması ve içlerinde en iyisi. Çünkü diğer iki kitapta görülebileceği gibi metinlerde benim fikrimce konu bütünlüğü bulunmuyor. İlk kitaptaki sohbetlerde soruları soran ve dağılmaya meyleden konuları toparlayan Ferda Yıldırım. Bu anlamda belli başlıklar altında toplanan akış çok güze