Ana içeriğe atla

Tahsin Yücel - Yalan

Yalan, tamamen hacmine kanarak aldığım ve bundan hiç pişman olmadığım müthiş bir roman, Tahsin Yücel'in bana göre başyapıtı. Bundan önce yazarı hiç okumamıştım, oysa kesinlikle atlanmaması gereken bir kitap, özellikle bir anının biçimlendirdiği koskoca bir hayatın son demlerinde yaşanabilecek şeylerin son derece şaşırtıcı olmasıyla insanı büyülüyor.

Çocukluk arkadaşı Yunus'un bir aşk yüzünden kendini öldürmesiyle, onu bir kardeş gibi sevmiş, benimsemiş olan sıra arkadaşı Yusuf insanlara kapalı, ansiklopediler içinde yalnız bir hayat geçirir, ancak ne var ki çocukken birlikte kurdukları dil kuramı önce tesadüflerle, sonra medya aracılığıyla ülke çapında yayılır.

Yusuf Aksu'nun çevresindeki insanların kişilik ve arayışları o kadar güzel betimleniyor ki, bu insanları kendi komşunuzmuş veya iş arkadaşınızmış gibi benimsiyorsunuz. Bu kişiler aslında ülkemizin o yıllarının her kesimine ait özetler gibiler.

Yusuf Aksu'nun evinde dostlarının toplanarak ondan hayat, bilim ve gidişat hakkında feyz almaya çalıştıkları Maçka Çarşambaları oldukça manidardır, sanki Pembe Köşk toplantılarına bir gönderme, zıtlıktır. Çünkü burada odaktaki kişi bilim için bir şeyler üretmediği halde yüceltilen, buna karşı çıkamayan bir kişidir, çevresindekilerse hiçbir ürününü görmedikleri bu adamdan etkilenmeye devam ederler, ve bu çember sürekli genişler.

Son zamanlarda okuduğum pekçok romanın aksine Tahsin Yücel Yalan'da aslında oldukça yaşlı bir erkeğe odaklanıyor, ve onun iç dünyasını yansıtıyor. Yusuf Aksu Kız Kulesi'nin muhteşem manzaralarının düştüğü salonunda radyosu ve ansiklopedileriyle yaşlanıp giderken, ardından sizi de sürüklüyor. Bu kitabı okumak benim için farklı bir adımdı, ve bu farklılığı göze almayı okurlara tavsiye ediyorum.

Yalan
Tahsin Yücel
Can Yayınları, 13. baskı
672 sayfa


İşbu Web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü yazı içeren bilgi-belge ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları blog yazarına aittir. İşbu web sitesinin içeriği, sitede kullanılan her türlü yazılı malzeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.

Sitede yer alan bilgilerin çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, blog yazarının önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple bu sitede yer alan metinler kısmen veya tamamen sahibinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir Web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.

Yorumlar

  1. Tahsin Yücel Türk edebiyatında en sevdiğim yazarların başında gelir ve ne yazık ki değerinin yeterince anlaşılmadığını düşünürüm. Tüm kitaplarını içer gibi okudum ve bir tanesinden bile pişman olmadım. Peygamberin Son Beş Günü şahanedir mesela okumadıysan, Gökdelen sanki Türkiye'nin bugünleri için bir öngörüdür. Keşke daha çok yazsaydı, yine de şükranla analım, huzurla uyusun. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam da onu okuyorum, hatta 10 sayfa filan kaldı, Yalan bitince hemen gidip onu aldım, gerçekten müthiş. Sevgiyle...:)

      Sil
  2. Açıkçası Tahsin Yücel'in Yalan kitabı güzel fakat bir başyapıt olarak değerlendirilecek bir kitap gibi gelmedi. Özellikle de kitapta bir çok yerde olayların birbirine benzer şekilde tekrar etmesi , karakterin ve hikayenin de bir yere güçlükle varması bende hayal kırıklığı yarattı. Ayrıca kitap içerik olarak böyle sorunların yanına biçimde de bir özgünlüğün olmaması eklenince başka kitaplara yönelmenin daha mantıklı olduğunu düşünüyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin!

Bu blogdaki popüler yayınlar

Manifesto

Uzun süredir kendimde gözlediğim bir şeyi buraya yazmam gerekiyor; çünkü burayı kitap, seyahat ve itiraz yazıları alanım olarak 2009'dan beri işgal ediyorum. Ben artık, kurgusal edebiyat okuyamıyorum. Dünyada milyarlarca kitap var, her hafta binlercesi basılıyor, her gün yüzlerce sayfası yazılıyor. Dünyadan el etek çekip hepsini okumaya kalksak bile buna ömrümüzün vefâ etmeyeceği aşikâr, şurada yazdığım üzere, belleğimizin de ; dahası, çok çok çok okumayı, misket sayar gibi kitap saymayı da gerekli görmüyorum: çünkü kurgunun sonu yok, ve daha büyük arayışlarınız varsa, tıkanacağı ve tükeneceği açık. Yaklaşık 200 yıldır, büyük yazarların klasiklerini okuyarak insanı, iç dünyasını, hezeyanlarını ve tekâmülünü öğrenmeye, takip etmeye çalıştı insanlık. Ancak bu kitap varlıklarının yaşamlarını kurgulayarak yazarlar, bir neviî insanın, yani kendilerinin aczlerini kırmaya çalışıyorlardı (Ahmet Altan'ın çarpıcı bir tespitini anımsarsak, " Kitap yazmak, insanın Tanrılığa en yaklaşt

Didem Madak - En Kalması Gereken Şair

İki nefes arasında yazdım bu yazıyı. İki nokta arasında. Şiirini okumadan şiiri hakkında okuduğum ilk şair değil Didem Madak, ama azıcık dizesinin yer verildiği bir yazıyı daha bitirmeden karar verdim kitaplarını alıp okumaya. İki sayfa arasında. Sözcükler dergisinin en güzel, dolu dolu sayılarından birinde, 57. (Eylül-Ekim) sayısında bir yazıda rastgeldim şiirlerine. Daha ilk satırlarda yüzüme çarpan dizelerin oyunları ve ne kadar oyuncu olurlarsa olsunlar, dile getirdiği anlamların sahiciliği aklımı başımdan aldı. İnanırım bazen bir kâse bal bile umutsuzdur                                                  (Enkaz Kaldırma Çalışmaları'ndan) Şiirindeki dilin örgütlenişi, biçim ve içerik üzerine bir yazı olsa da, yazı içinde atıf yapılan dizeleri aç kurt gibi aradığımı görünce kitaplarını almam şart oldu. Didem Madak, üç tane incecik şiir kitabı yayınlandıktan sonra 2011 yılında hayata veda etmiş bir şair. Daha söyleyecek, yazacak çok şiirleri kaldı onda. Son kitabı Pu

Cemâlnur Sargut Maratonu: Tövbe, Hz. İbrahim, ve Ya Allah'ın Sevdikleri

Cemâlnur Sargut'un ikisi derleme, birisi de bir televizyon yayınının kitaplaştırılmış hâli olan 3 kitabını tek bir yazıda sunacağım, çünkü üçünü de ortak bir bakış açısıyla ifade edebileceğimi düşünüyorum. Tanımayanlar için, Cemâlnur Sargut, "üniversite eğitimini kimya mühendisliğinde tamamladıktan sonra kimya öğretmeni olarak görev yapmıştır. Halen, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. Otuz yılı aşkın süredir tasavvuf alanında yurt içi ve yurt dışında çok yönlü çalışmalar yapmaktadır. " "Ya Allah'ın Sevdikleri!" kitabı, zamanında bir TV kanalında yayınlanmış birkaç bölümlük sohbetin kitaplaştırılması ve içlerinde en iyisi. Çünkü diğer iki kitapta görülebileceği gibi metinlerde benim fikrimce konu bütünlüğü bulunmuyor. İlk kitaptaki sohbetlerde soruları soran ve dağılmaya meyleden konuları toparlayan Ferda Yıldırım. Bu anlamda belli başlıklar altında toplanan akış çok güze