Ana içeriğe atla

Ya Sağlık Herşeyin Değil de, Her Yardımın Başıysa?

Sağlık ile ilgili yaklaşımımız, 'sağlık herşeyin başı gerisi boş', 'aman sağlık olsun da' gibi klişe sözlerden öteye gitmiyor, oysa buna bambaşka bir açıdan bakmaya da gereksinim var. Acaba bize verilen sağlık, sağlığı için çabalayanlara yardım eli uzatmak için bir fırsat olabilir mi? Tıkır tıkır işleyen organlar, tertemiz çıkan kan testleri, kitabına uygun bir metabolizma, aklımıza bile getirmeden alıp verdiğimiz nefesler, aslında tam da hasta insanlara yardım edebilmek için bize bahşedilmiş olabilirler mi? 

Sağlık Bakanlığı daha önce reçete kapsamına alınan SMA (Spinal Müsküler Atrofi) hastaların ilacını karşılamayı bu ay kesti. Bunun sonucunda SMA hastası çocuğu olan aileler çaresiz kaldılar. Bu bir bilgilendirme ve bilinç oluşturma yazısıdır. 

SMA hastası 6 buçuk aylık Eymen Çapkın, ilacı Spinraza'nın dördüncü dozu için ailesi para toplarken vefat edince Bakanlık, 114 SMA hastasının ilacını karşılama kararı almıştı. Spinraza fiyatıyla tartışmalara sebep olan bir ilaç. Kas erimesini %60-70'e kadar durduruyor. 


Düzenlenen kampanyalar ile aileler seslerini duyurdu, toplumda SMA bilinci oluşmaya başladı, ve Spinraza belirlenen tip1 114 çocuk için reçete kapsamına alındı. Buna göre Spiraza bu çocuklar için 1 yıllık dozlarıyla ithal edilecekti2 ay sonra Bakanlık yetkilileri, tip1 vakaların, solunum cihazından ayrılmasını şart koşmaya başladı, ailelerin ilaç taleplerine red verilmeye başlandı. 

Tip-2-3-4 çocuklar bu ilaçtan hiç temin edemediler. Onların bu ilacı alabilmesi, Avrupa-Amerika'dan çıkabilecek olumlu makalelere bağlanmış durumda. 

Duru'nun annesi Özlem Meriç valilik izinli kampanya açarak ilacın parasını toplamaya çalışırken ilaç reçeteye bağlanmıştı. Ancak Duru 4. dozunu aldıktan sonra tedaviler durdurulunca 5. doz için aynı kampanyaya devam ediyor. (instagram'dan gelişmeleri takip için @prenses_durunun_annesi). 

Geçen akşam Twitter'da #suSMAilacımıver etiketiyle gündem oluşturuldu. Geçen hafta SMA destek platformu da Bakanlık önünde toplantı yaparak, Sağlıkta Kritere Hayır dediler ve tüm vakaların kritersiz şekilde ilacının temin edilmesini talep ettiler. 1 Nisan günü yani bugün, İstanbul'da Galatasaray Lisesi önünde toplanıyorlar.

Arzu edenler Özlem Hanım'ın hesabını veya SMA destek platformunu takip edebilir. Daha önce iki SMA hastası bebeğin valilik onaylı kampanya duyurularını internetten çalarak hesap numaralarını değiştiren, hattâ valilik izin yazısını bile indirip üzerinde Photoshop ile değişiklik yapan dolandırıcılar oldu. Bu yüzden artık valilik izin yazılarını aileler bile paylaşamıyor.

Modern dünyanın bunalımı içinde, herşeye sahip, ama bir türlü bir eksiklik hissetmekten kurtulamayan insanın ihtiyaç duyduğu şey "Kişisel" Gelişim değil, bence "toplu" gelişim. Başkaları, hiç tanımadığınız, hiçbir çıkarınız olmayan, size maddî veya egonuzla ilgili bir katkı sağlayamayacak kişiler için bir şeyler yapmak. Bu durumda zaten kişisel olarak da gelişmeye başlar insan.


*Güncelleme (08.08.2018): Duru bebeğe ait valilik izinli yardım kampanyası sona erdi. Geçtiğimiz hafta Tip1 SMA hastası Arife'ye yardım kampanyası başladı. Annesi Teslime Yıldırım, hem Twitter (@Teslime19904975) hem instagram'dan (@arife_yildirim42) ulaşılabilir. Ayrıca Tip1 olmamakla birlikte sağlıkta kriter olmamalı savından hareketle SMA hastası Ayça Şahin'e de Instagram'dan (@aycaash) ulaşabilirsiniz. Ayça kritersiz haklı ilaç talep mücadelesini aktif olarak sürdürüyor.



İşbu Web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü yazı içeren bilgi-belge ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları blog yazarına aittir. İşbu web sitesinin içeriği, sitede kullanılan her türlü yazılı malzeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.


Sitede yer alan bilgilerin çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, blog yazarının önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple bu sitede yer alan metinler kısmen veya tamamen sahibinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir Web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Manifesto

Uzun süredir kendimde gözlediğim bir şeyi buraya yazmam gerekiyor; çünkü burayı kitap, seyahat ve itiraz yazıları alanım olarak 2009'dan beri işgal ediyorum. Ben artık, kurgusal edebiyat okuyamıyorum. Dünyada milyarlarca kitap var, her hafta binlercesi basılıyor, her gün yüzlerce sayfası yazılıyor. Dünyadan el etek çekip hepsini okumaya kalksak bile buna ömrümüzün vefâ etmeyeceği aşikâr, şurada yazdığım üzere, belleğimizin de ; dahası, çok çok çok okumayı, misket sayar gibi kitap saymayı da gerekli görmüyorum: çünkü kurgunun sonu yok, ve daha büyük arayışlarınız varsa, tıkanacağı ve tükeneceği açık. Yaklaşık 200 yıldır, büyük yazarların klasiklerini okuyarak insanı, iç dünyasını, hezeyanlarını ve tekâmülünü öğrenmeye, takip etmeye çalıştı insanlık. Ancak bu kitap varlıklarının yaşamlarını kurgulayarak yazarlar, bir neviî insanın, yani kendilerinin aczlerini kırmaya çalışıyorlardı (Ahmet Altan'ın çarpıcı bir tespitini anımsarsak, " Kitap yazmak, insanın Tanrılığa en yaklaşt

Didem Madak - En Kalması Gereken Şair

İki nefes arasında yazdım bu yazıyı. İki nokta arasında. Şiirini okumadan şiiri hakkında okuduğum ilk şair değil Didem Madak, ama azıcık dizesinin yer verildiği bir yazıyı daha bitirmeden karar verdim kitaplarını alıp okumaya. İki sayfa arasında. Sözcükler dergisinin en güzel, dolu dolu sayılarından birinde, 57. (Eylül-Ekim) sayısında bir yazıda rastgeldim şiirlerine. Daha ilk satırlarda yüzüme çarpan dizelerin oyunları ve ne kadar oyuncu olurlarsa olsunlar, dile getirdiği anlamların sahiciliği aklımı başımdan aldı. İnanırım bazen bir kâse bal bile umutsuzdur                                                  (Enkaz Kaldırma Çalışmaları'ndan) Şiirindeki dilin örgütlenişi, biçim ve içerik üzerine bir yazı olsa da, yazı içinde atıf yapılan dizeleri aç kurt gibi aradığımı görünce kitaplarını almam şart oldu. Didem Madak, üç tane incecik şiir kitabı yayınlandıktan sonra 2011 yılında hayata veda etmiş bir şair. Daha söyleyecek, yazacak çok şiirleri kaldı onda. Son kitabı Pu

Cemâlnur Sargut Maratonu: Tövbe, Hz. İbrahim, ve Ya Allah'ın Sevdikleri

Cemâlnur Sargut'un ikisi derleme, birisi de bir televizyon yayınının kitaplaştırılmış hâli olan 3 kitabını tek bir yazıda sunacağım, çünkü üçünü de ortak bir bakış açısıyla ifade edebileceğimi düşünüyorum. Tanımayanlar için, Cemâlnur Sargut, "üniversite eğitimini kimya mühendisliğinde tamamladıktan sonra kimya öğretmeni olarak görev yapmıştır. Halen, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. Otuz yılı aşkın süredir tasavvuf alanında yurt içi ve yurt dışında çok yönlü çalışmalar yapmaktadır. " "Ya Allah'ın Sevdikleri!" kitabı, zamanında bir TV kanalında yayınlanmış birkaç bölümlük sohbetin kitaplaştırılması ve içlerinde en iyisi. Çünkü diğer iki kitapta görülebileceği gibi metinlerde benim fikrimce konu bütünlüğü bulunmuyor. İlk kitaptaki sohbetlerde soruları soran ve dağılmaya meyleden konuları toparlayan Ferda Yıldırım. Bu anlamda belli başlıklar altında toplanan akış çok güze