Ana içeriğe atla

Sosyal Medyada Çocuklara Yardım Etmenin En Güzel Yolları IV

Sosyal medyayı güzel işler için bir araya gelebilmek amaçlı kullanmak belki de bu platformlarda fazlaca vakit geçirmeye bağlı ortaya çıkan çeşitli bağımlılıklar, beğeni ihtiyacı, her ânını teşhir meyli, dolandırılma gibi sorunlara kökten bir çözüm sunuyor. Çünkü bu sefer bu ortamı kendinizi öne çıkarmak için değil, başkalarının ihtiyaçlarına ulaşmak için kullanıyorsunuz. Bu şekilde ulaştığınız insanların hikâyelerini dinleyebilmek, kendinden başkalarına verebilmek için çok uygun bir yer sosyal medya. Çocuklara yardım, bu platformda yapılabilecek en güzel şeylerden biri, önceki 3 yazıda bu konu etrafında toplanan güzel insanları anlatmıştım. 4. yazıyla bu seriye devam ediyorum.

Ahbap Platformu - Instagram: @ahbapplatformu Twitter: @ahbapplatformu , websitesi: ahbap.org
Ahbap Üniversite grubu da üniversite gençlerini bir araya getiriyor. (Twitter: @ahbap_uni)


Sürdürülebilir dayanışma hareketi. Her 3 kelime de müthiş önemli. Sürdürülebilir; çünkü pekçok yardımlaşma eylemi düzensiz ve rast geldikçe meydana gelir. Dayanışma: 'ben'i empoze eden, ben'i vitrine çıkartan, cilâlayan herşeye inat, 'biz' ile mümkün olan, biz'den doğan bir tanım. 'Hareket': belli kişilere ait değil, büyüyor, güven temin ediyor, ve herkes sahip çıkıyor.

Instagram ve Twitter hesapları aktif. "Ahbap şehirleri"nde, Ahbap çalışma grupları olarak gönüllülerle faaliyet gösteriyorlar. Gelen yardım çağrıları incelenerek ailelere, çocuklara, yaşlılara, gerektiğinde sokak hayvanlarına yardım ediliyor. Bu yardımlar gerektiğinde tekerlekli sandalye alımı, veya tedavi masrafının karşılanması gibi başka gönüllülerin bağışları ve bu yardımların ulaştırılmasıyla yapılıyor. Yakın zamanda 'En İyi Sivil Toplum Örgütü' ödülü de aldı. Oldukça geniş kapsamda faaliyet gösteriyorlar. Bu kadar çok şehirde her yaştan insanla süreklilik arz eden bir yardımlaşma, duyarlılık olması müthiş sevindirici.

Ahbap Derneği'ne de isterseniz üye olabilir, bağış yapabilirsiniz. Veya derneğe üye olmadan, etkinliklere gönüllü olarak da katılabilirsiniz, destek verebilirsiniz.

Bu arada nerede bir yardım nidâsı olsa pekçok kişinin sosyal medyada Ahbap hesaplarına atıf yapması benim eleştirim. Bu neredeyse bir refleks haline geldi. Oysa bir el de bizlerin uzatması mümkün. "Haberiniz olsun, böyle bir şey var, hadi bana allahaısmarladık," dercesine yapılan atıflar bu platformun hak ettiğine göre çok kısıtlı bir yaklaşım.


Atma! Projesi - instagram: @atmaprojesi  websitesi: atma.com.tr

"Atma! Tamir olsun, çocuklara umut olsun." sloganıyla yola çıkan hesap, kendilerine gönderilen kırık, atılacak oyuncakları tamir ederek çocuklara ulaştırıyor. CNN Türk, TRT2, OT dergi gibi platformlarda da projelerini tanıttılar. 2017 yılında Muammer Kavazoğlu tarafından başlatılan projeyle şimdiye dek 3.500 oyuncak tamir edilip çocuklara ulaştırıldı. Hedef ise 1.000.000 oyuncak.

Peluş, plastik, metal, elektronik ve ahşap oyuncakların tamiri ve elden geçirilmesi hakkında her türlü yöntem irdelenmiş ve uygulanıyor. Orhangazi Kaymakanlığı ve Belediyesinin katkılarıyla devam etmekte. Bu proje tek kişi ve ona destek olan kısıtlı miktarda insanla gerçekleştiği için özellikle duyurmak istiyorum. Buradan çocuk sahibi tüm arkadaşlarıma, yeğeni olan, etrafında kullanılmadan bekleyen oyuncaklara sahip akrabaları olan dostlara çağrımdır. Atmayın, sorun, isteyin, gönderin, çocuklara neşe olsun!

Toplanan oyuncaklar Oyuncak Toplama Merkezine gönderilebilir, veya Bursa içindeyseniz yetkililer tarafından teslim alınır. Oyuncak yerine para yardımı kabul edilmiyor.
Camikebir Mahallesi
Recepzade Sokak
No: 5/A 16800
Orhangazi / BURSA

Örneğin, çöpe atacağınız 10 oyuncağınız var ise, büyük ihtimalle bu oyuncakların %50 lik kısmı tamir olabilir. Geriye kalan %50 lik kısımdan da yedek parçaları kullanılır ve bu şekilde hiç bir oyuncak israf olmaz. Tamamen parçalanmış durumdaki oyuncakların kullanılabilir bölümlerini çıkararak kalan plastik kısımlarını anlaşmalı geri dönüşüm firmasına verip, bunun karşılığında yeni (sıfır) oyuncak alıyorlar.
Bu oyuncakları da çocuklara ulaştırıyorlar. Yani çöplük halde diyeceğiniz oyuncakların hiçbiri israf edilmiyor. Bu fikir, proje ve yöntem için proje sahibine bizzat bir vatandaş olarak teşekkür ediyorum.





< 1. Yazı: Nereden Başladık?
< 2. Yazı: Çocuklar için dernekler, vakıflar

< 3. Yazı: Çocuklar için bireysel yardım grupları ve aracılar



Fotoğrafların her hakkı, ilgili sosyal medya hesabına ait olup, saklıdır.

Bu Web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü yazı içeren bilgi-belge ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları blog yazarına aittir. İşbu web sitesinin içeriği, sitede kullanılan her türlü yazılı malzeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.
Sitede yer alan bilgilerin çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, blog yazarının önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple bu sitede yer alan metinler kısmen veya tamamen sahibinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Manifesto

Uzun süredir kendimde gözlediğim bir şeyi buraya yazmam gerekiyor; çünkü burayı kitap, seyahat ve itiraz yazıları alanım olarak 2009'dan beri işgal ediyorum. Ben artık, kurgusal edebiyat okuyamıyorum. Dünyada milyarlarca kitap var, her hafta binlercesi basılıyor, her gün yüzlerce sayfası yazılıyor. Dünyadan el etek çekip hepsini okumaya kalksak bile buna ömrümüzün vefâ etmeyeceği aşikâr, şurada yazdığım üzere, belleğimizin de ; dahası, çok çok çok okumayı, misket sayar gibi kitap saymayı da gerekli görmüyorum: çünkü kurgunun sonu yok, ve daha büyük arayışlarınız varsa, tıkanacağı ve tükeneceği açık. Yaklaşık 200 yıldır, büyük yazarların klasiklerini okuyarak insanı, iç dünyasını, hezeyanlarını ve tekâmülünü öğrenmeye, takip etmeye çalıştı insanlık. Ancak bu kitap varlıklarının yaşamlarını kurgulayarak yazarlar, bir neviî insanın, yani kendilerinin aczlerini kırmaya çalışıyorlardı (Ahmet Altan'ın çarpıcı bir tespitini anımsarsak, " Kitap yazmak, insanın Tanrılığa en yaklaşt

Didem Madak - En Kalması Gereken Şair

İki nefes arasında yazdım bu yazıyı. İki nokta arasında. Şiirini okumadan şiiri hakkında okuduğum ilk şair değil Didem Madak, ama azıcık dizesinin yer verildiği bir yazıyı daha bitirmeden karar verdim kitaplarını alıp okumaya. İki sayfa arasında. Sözcükler dergisinin en güzel, dolu dolu sayılarından birinde, 57. (Eylül-Ekim) sayısında bir yazıda rastgeldim şiirlerine. Daha ilk satırlarda yüzüme çarpan dizelerin oyunları ve ne kadar oyuncu olurlarsa olsunlar, dile getirdiği anlamların sahiciliği aklımı başımdan aldı. İnanırım bazen bir kâse bal bile umutsuzdur                                                  (Enkaz Kaldırma Çalışmaları'ndan) Şiirindeki dilin örgütlenişi, biçim ve içerik üzerine bir yazı olsa da, yazı içinde atıf yapılan dizeleri aç kurt gibi aradığımı görünce kitaplarını almam şart oldu. Didem Madak, üç tane incecik şiir kitabı yayınlandıktan sonra 2011 yılında hayata veda etmiş bir şair. Daha söyleyecek, yazacak çok şiirleri kaldı onda. Son kitabı Pu

Cemâlnur Sargut Maratonu: Tövbe, Hz. İbrahim, ve Ya Allah'ın Sevdikleri

Cemâlnur Sargut'un ikisi derleme, birisi de bir televizyon yayınının kitaplaştırılmış hâli olan 3 kitabını tek bir yazıda sunacağım, çünkü üçünü de ortak bir bakış açısıyla ifade edebileceğimi düşünüyorum. Tanımayanlar için, Cemâlnur Sargut, "üniversite eğitimini kimya mühendisliğinde tamamladıktan sonra kimya öğretmeni olarak görev yapmıştır. Halen, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. Otuz yılı aşkın süredir tasavvuf alanında yurt içi ve yurt dışında çok yönlü çalışmalar yapmaktadır. " "Ya Allah'ın Sevdikleri!" kitabı, zamanında bir TV kanalında yayınlanmış birkaç bölümlük sohbetin kitaplaştırılması ve içlerinde en iyisi. Çünkü diğer iki kitapta görülebileceği gibi metinlerde benim fikrimce konu bütünlüğü bulunmuyor. İlk kitaptaki sohbetlerde soruları soran ve dağılmaya meyleden konuları toparlayan Ferda Yıldırım. Bu anlamda belli başlıklar altında toplanan akış çok güze