Ana içeriğe atla

Bir Gece Vakti...

Herkes uyurken, nasıl oluyor dışarısı? Bir saatten sonra görmediğimiz kediler köpekler nereye saklanıyor? Kar sessizliği deyip duran insanlara inat, nasıl bir ses duyuyorsun lapa lapa yağarken?

Dışarıda olağanüstü bir mucize varmışçasına uyuyamayan, ikidebir gidip göğe bakan, pencereyi açıp Gece'nin muntazam örtüsünü nidalarımla kırıştıran, benim, sevgili komşum, seni gece gece rahatsız eden.

Karları çaresizce taşıyan kolların ağrıyor mu? Pespembe göğün altında, herkes kuytusuna çekilmişken, dimdik, kolların bağrın açık, ayaktasın. Sokak lambası bile titriyor, ama sen tek bir kar tanesini bile düşürmüyorsun. Sabah olunca rüzgârla bir olup, altından gelip geçenlerin tepelerine top top karlarını atacaksın.

Ellerindeki tomurcuklar, her bahar nasıl tekrar diriliyor? Her yıl ölüp, tekrar nasıl çiçek açıyorsun? Yapamıyoruz biz bunu. Konuşmayı öğrendik ama bunu hiçbir zaman öğrenemedik. Ellerinde tomurcuklarla kara kışlardan çıkmayı hiç bilemedik. Tüm bu düzen, çağ, toplum, bizlere bencil olmayı, ben'i düşünmeyi, diğerlerini boşvermeyi söylese de, öğretse de. 



© Fotoğrafların her hakkı saklıdır. Serra Dağ, 2012

Yorumlar

  1. En sevdiğim sestir kar sesi. Herkes duyamaz o sesi. Çünkü kulaklarınla değil, yüreğinle dinlersen duyabilirsin kar sesini. Kara kışlardan ellerimizde tomurcuklarla çıkmayı başarabileceğimiz günlerimiz olsun tatlım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüreğinde de kulakları olan, yüreğinde de bir yürek olan sevgili Yeşim...

      Sil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin!

Bu blogdaki popüler yayınlar

Manifesto

Uzun süredir kendimde gözlediğim bir şeyi buraya yazmam gerekiyor; çünkü burayı kitap, seyahat ve itiraz yazıları alanım olarak 2009'dan beri işgal ediyorum. Ben artık, kurgusal edebiyat okuyamıyorum. Dünyada milyarlarca kitap var, her hafta binlercesi basılıyor, her gün yüzlerce sayfası yazılıyor. Dünyadan el etek çekip hepsini okumaya kalksak bile buna ömrümüzün vefâ etmeyeceği aşikâr, şurada yazdığım üzere, belleğimizin de ; dahası, çok çok çok okumayı, misket sayar gibi kitap saymayı da gerekli görmüyorum: çünkü kurgunun sonu yok, ve daha büyük arayışlarınız varsa, tıkanacağı ve tükeneceği açık. Yaklaşık 200 yıldır, büyük yazarların klasiklerini okuyarak insanı, iç dünyasını, hezeyanlarını ve tekâmülünü öğrenmeye, takip etmeye çalıştı insanlık. Ancak bu kitap varlıklarının yaşamlarını kurgulayarak yazarlar, bir neviî insanın, yani kendilerinin aczlerini kırmaya çalışıyorlardı (Ahmet Altan'ın çarpıcı bir tespitini anımsarsak, " Kitap yazmak, insanın Tanrılığa en yaklaşt

Didem Madak - En Kalması Gereken Şair

İki nefes arasında yazdım bu yazıyı. İki nokta arasında. Şiirini okumadan şiiri hakkında okuduğum ilk şair değil Didem Madak, ama azıcık dizesinin yer verildiği bir yazıyı daha bitirmeden karar verdim kitaplarını alıp okumaya. İki sayfa arasında. Sözcükler dergisinin en güzel, dolu dolu sayılarından birinde, 57. (Eylül-Ekim) sayısında bir yazıda rastgeldim şiirlerine. Daha ilk satırlarda yüzüme çarpan dizelerin oyunları ve ne kadar oyuncu olurlarsa olsunlar, dile getirdiği anlamların sahiciliği aklımı başımdan aldı. İnanırım bazen bir kâse bal bile umutsuzdur                                                  (Enkaz Kaldırma Çalışmaları'ndan) Şiirindeki dilin örgütlenişi, biçim ve içerik üzerine bir yazı olsa da, yazı içinde atıf yapılan dizeleri aç kurt gibi aradığımı görünce kitaplarını almam şart oldu. Didem Madak, üç tane incecik şiir kitabı yayınlandıktan sonra 2011 yılında hayata veda etmiş bir şair. Daha söyleyecek, yazacak çok şiirleri kaldı onda. Son kitabı Pu

Cemâlnur Sargut Maratonu: Tövbe, Hz. İbrahim, ve Ya Allah'ın Sevdikleri

Cemâlnur Sargut'un ikisi derleme, birisi de bir televizyon yayınının kitaplaştırılmış hâli olan 3 kitabını tek bir yazıda sunacağım, çünkü üçünü de ortak bir bakış açısıyla ifade edebileceğimi düşünüyorum. Tanımayanlar için, Cemâlnur Sargut, "üniversite eğitimini kimya mühendisliğinde tamamladıktan sonra kimya öğretmeni olarak görev yapmıştır. Halen, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. Otuz yılı aşkın süredir tasavvuf alanında yurt içi ve yurt dışında çok yönlü çalışmalar yapmaktadır. " "Ya Allah'ın Sevdikleri!" kitabı, zamanında bir TV kanalında yayınlanmış birkaç bölümlük sohbetin kitaplaştırılması ve içlerinde en iyisi. Çünkü diğer iki kitapta görülebileceği gibi metinlerde benim fikrimce konu bütünlüğü bulunmuyor. İlk kitaptaki sohbetlerde soruları soran ve dağılmaya meyleden konuları toparlayan Ferda Yıldırım. Bu anlamda belli başlıklar altında toplanan akış çok güze