Ana içeriğe atla

Banksy ve Çocuklara Yönelik Çağrısı

Sokak sanatçısı Banksy'nin Balonlu Kız eserinin bir sanat müzayedesinde 1 milyon sterline satıldığı anda çerçeve içindeki bir mekanizmayla parçalanması, çocuklara yardım eli uzatma üzerine düşünen, yazan ve bunları gerçekleştiren hepimiz için eş düşüncede bir eylemdi.


7 Ekim 2018'de meydana gelen olayla ilgili Banksy'nin hesabında yazılan binlerce yorumdan birisinde şöyle yazdım,
"Çocuk (ve dünyada ihtiyaç saihibi tüm çocuklar), tüm o para (bir kâğıt parçasına) harcandığı anda parça parça oldu. Kalp hâlâ orada, umut. Eser halen konuşmaya devam ediyor."
Balonlu Kız eseri, yarısına kadar tüm müzayedenin gözü önünde parçalarına ayrıldıysa da, mekanizma kağıdın yarısına gelince durmuştu. Bu da, uçup giden balonun (dolayısıyla ümitlerin), henüz yok olmadığını gösteriyordu.

Eserlerini hiçbir zaman parayla satmayan Banksy bu eylemiyle sanat koleksiyoncuları, müze ve galeri uzmanlarının hışmına uğradıysa da, bence mesaj çok açıktı. Bu mesajı Banksy müzayedeye fakslasa elbette bu etkiyi yaratamazdı. O da bunu bir sanat eylemiyle yaptı: yok ederek. Ve bu eylem ile, her akşam haber bültenlerinde savaşlarda ölen, bombalar ve hava saldırılarıyla parçalanan onca çocuk karşısında kılı kıpırdamayan tüm elitler ve temsilcileri üzerinden dünyaya bir mesaj verildi. O hâlde o faks metnini, ben buraya yazayım.
"Dışarıda ihtiyaç içinde olan çocuklar var. Gidip onlara yardım edin, onlara destek olmak ve canlı tutmak için, umut vermek için paranızı harcayın; binalar içine kapanıp ölünceye kadar evinizde tek başınıza seyredeceğiniz bir kâğıt parçasına binlerce sterlin ödemek için birbirinizle yarışmak yerine."
Çocuklara yardım için diğer postlar >>

olay hakkındaki diğer haber linkleri:
'We just got Banksy-ed': balloon girl painting self-destructs at sale >>
Banksy video shows plan to shred entire Girl With Balloon artwork >>
New Banksy video shows Girl with Balloon should have been totally shredded >>
Woman to keep shredded Banksy Girl With Balloon painting >>

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Manifesto

Uzun süredir kendimde gözlediğim bir şeyi buraya yazmam gerekiyor; çünkü burayı kitap, seyahat ve itiraz yazıları alanım olarak 2009'dan beri işgal ediyorum. Ben artık, kurgusal edebiyat okuyamıyorum. Dünyada milyarlarca kitap var, her hafta binlercesi basılıyor, her gün yüzlerce sayfası yazılıyor. Dünyadan el etek çekip hepsini okumaya kalksak bile buna ömrümüzün vefâ etmeyeceği aşikâr, şurada yazdığım üzere, belleğimizin de ; dahası, çok çok çok okumayı, misket sayar gibi kitap saymayı da gerekli görmüyorum: çünkü kurgunun sonu yok, ve daha büyük arayışlarınız varsa, tıkanacağı ve tükeneceği açık. Yaklaşık 200 yıldır, büyük yazarların klasiklerini okuyarak insanı, iç dünyasını, hezeyanlarını ve tekâmülünü öğrenmeye, takip etmeye çalıştı insanlık. Ancak bu kitap varlıklarının yaşamlarını kurgulayarak yazarlar, bir neviî insanın, yani kendilerinin aczlerini kırmaya çalışıyorlardı (Ahmet Altan'ın çarpıcı bir tespitini anımsarsak, " Kitap yazmak, insanın Tanrılığa en yaklaşt

Didem Madak - En Kalması Gereken Şair

İki nefes arasında yazdım bu yazıyı. İki nokta arasında. Şiirini okumadan şiiri hakkında okuduğum ilk şair değil Didem Madak, ama azıcık dizesinin yer verildiği bir yazıyı daha bitirmeden karar verdim kitaplarını alıp okumaya. İki sayfa arasında. Sözcükler dergisinin en güzel, dolu dolu sayılarından birinde, 57. (Eylül-Ekim) sayısında bir yazıda rastgeldim şiirlerine. Daha ilk satırlarda yüzüme çarpan dizelerin oyunları ve ne kadar oyuncu olurlarsa olsunlar, dile getirdiği anlamların sahiciliği aklımı başımdan aldı. İnanırım bazen bir kâse bal bile umutsuzdur                                                  (Enkaz Kaldırma Çalışmaları'ndan) Şiirindeki dilin örgütlenişi, biçim ve içerik üzerine bir yazı olsa da, yazı içinde atıf yapılan dizeleri aç kurt gibi aradığımı görünce kitaplarını almam şart oldu. Didem Madak, üç tane incecik şiir kitabı yayınlandıktan sonra 2011 yılında hayata veda etmiş bir şair. Daha söyleyecek, yazacak çok şiirleri kaldı onda. Son kitabı Pu

Cemâlnur Sargut Maratonu: Tövbe, Hz. İbrahim, ve Ya Allah'ın Sevdikleri

Cemâlnur Sargut'un ikisi derleme, birisi de bir televizyon yayınının kitaplaştırılmış hâli olan 3 kitabını tek bir yazıda sunacağım, çünkü üçünü de ortak bir bakış açısıyla ifade edebileceğimi düşünüyorum. Tanımayanlar için, Cemâlnur Sargut, "üniversite eğitimini kimya mühendisliğinde tamamladıktan sonra kimya öğretmeni olarak görev yapmıştır. Halen, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. Otuz yılı aşkın süredir tasavvuf alanında yurt içi ve yurt dışında çok yönlü çalışmalar yapmaktadır. " "Ya Allah'ın Sevdikleri!" kitabı, zamanında bir TV kanalında yayınlanmış birkaç bölümlük sohbetin kitaplaştırılması ve içlerinde en iyisi. Çünkü diğer iki kitapta görülebileceği gibi metinlerde benim fikrimce konu bütünlüğü bulunmuyor. İlk kitaptaki sohbetlerde soruları soran ve dağılmaya meyleden konuları toparlayan Ferda Yıldırım. Bu anlamda belli başlıklar altında toplanan akış çok güze