Ana içeriğe atla

İslâm Nedir, Tasavvuf Ne Değildir: Bir Örneklendirme Çalışması

Amaç

Bu yazıda amaç, romantik tasavvuf ve yansıttıklarının, İslâm esaslarından gerçekten apayrı şeyler olmasına örnek verebilmektir. Tasavvuf sosuyla çok sevilen bir kültür olarak İslâm'ın, bir din olarak kendine yeter İslâm'dan ayrılmasına gerçek ilmî içeriklerinden genel başlıklarla katkıda bulunmaktır.

Problemin Tanımı

İlhamsal/tasavvufî/romantik/popülist tefekkür, İslâm'ın kendisine en az hadis uydurmacılığı kadar zarar vermektedir. İslâm'ın kendisinin dosdoğru şekilde öğrenilmesine, en temel, basit, direkt bilgiye erişimine ket vurmaktadır. Tasavvuf İslâm'ın kendisine alternatif bir inanç şekli gibi sunulmuş olsa da temelleri Kur'an ve sünnete göre açıktır [1]. Yine, tasavvufta ve belli ayetlerde de geçen nefs üzerine en net uyarılar, ayet ve hadislere göre belirlidir [2]. Bundan ötesi romantizm, popülizm, İslâmi görünüş altında gönülleri, kitleleri okşamak, hayran toplamak, gösteriş/riyâ ile kendini övmek, ancak İslâm namına tek bir şeyi öğrenip hayata geçirmemeye yol açmaktadır. Bu da Mâun suresinin eleştirdiği, namazından gâfil inananlar topluluğunu meydana getirmeye katkıda bulunur. Bu gerçek bilginin etrafından dolaşan tüm metotlar, en az kişisel gelişim safsatasının insan huzurunun altını oyması kadar [3-4] İslâm'ı altından oymaktadır.


Metodoloji

Tasavvufun hiçbir şekilde ilmî yönden kapsayamadığı gerçek İslâmî bilgiyi çok genel olarak anahtar kelimelerle vermeye çalışacağım. Bu anahtar kelimeleri genellikle, sosyal medyada İslâm'a karşıt olarak sunulan en ezber kavramlardan seçmeye çalıştım.

İkincil bilgi kaynakları 

Önce siyer, hattâ en az 2 siyer [5-6]. 

Ehli Beyt, ailesi [7-12], yetişme biçimlerindeki prensipler. Bu kadınlar, çocuklar, başka bir dünyadan mı gelmişti ki, hayatlarını "Onlar zaten (Allah katında) çok ilerideydiler" gibi bir varsayımla hiç okumamak bize normal geliyor? Aksine, bakkala markete giden bir insandan farksızdılar. Ta ki, vahiy gelene kadar. İşte o noktadan sonra bu insanlar, dünya üzerinden geçmiş ve geçecek milyarlarca insanın, tamamen kendi kısıtlı güçlerine bağlı inanılmaz çabaları ve kısıt konulamayacak maneviyatlarıyla, üzerlerine çıktılar.

İlk inananlar, sahabe ve ismi bilinmeden asırlar geçmiş muhteşem, fedakâr insanlar, onların manevî çabaları, gördükleri eziyetlere rağmen vazgeçmeyişleri, her birini "önde gidenler" olarak ayetin anmasına lâyık hayat hikâyeleri [13]. Bu hikâyeleri bilmeden, bu dinin yükselişini, prensiplerindeki temelleri (kölelik ve ırk ayrımlarına karşı duruş), maruz kaldıkları yaklaşımlar (üst sınıfın ayrımcılık ve zülümleri), mevcut dinî ve sosyal gelenekler yüzünden hem insanların maneviyatlarının hem alt sınıfların ezilişi (cismî putlarla sınırlı olmamak üzere, eski 'mübarek' insanların kutsallaştırılması [14] ve günümüze hiç de uzak olmayan şeyhçilik, mübarek lidercilik, türbeler-kutsallaştırılan mezarlar, kutsal eşyalar ortaya çıkarıp medet umma, tapınılan ideolojiler, evet, ve tüm -izm'ler, faiz, "servetin hep belli bir grup içinde dönüp durması", kızların fuhşa zorlanması, ayrıcalıklı gruplar, kabilecilik, torpil ve her türlü kolay kazanç), kadınların ve kız çocuklarının uğradığı haksız uygulamaları (rızasız nikâh, boşanmada hak bulunmaması, zıhâr adetleri, miras yoksunluğu) bilmeden, Kur'an'daki ifadeleri tam olarak idrak ve özümseme mümkün olmaz [15].

Birincil kaynak: Kur'an

Tüm bu Kur'an dışı okumalar sonrasında, Kur'an ayetleri. Peki, Kur'an ayetlerinin öğretimi, okunması, eğer sıradan bir vatandaşsanız, İmam Hatip ortaokul/lisesinde okumadıysanız, lisansınızı İlahiyat Fakültelerinde yapmadıysanız, sağda solda gördükleriniz ve izlediklerinizden ibaret kulaktan dolma bir sürü zan ile bu yaşa kadar geldiyseniz, nasıl olabilir? 

İlk 10 yıl, insanın kendisini ve sonrasında ailesini, komşularını, çevresini iyileştirmesine yönelik emirler vahyedilmişken, son birkaç yılda vahyedilen yasaklar - ki tam tersini öğreterek başlamıyor muyuz biz yeni nesillere? Demek ki Kur'an'ın ele aldığı konuların öğretimi için de bir planlama gerekiyor. 

Konu planlaması: Çocuk ve Erişkinler

Çocuk bir okuyucuya Lukman suresinde [16] bir çocuğa inancın esaslarının nasıl anlatılacağına dair müthiş bir örnek vardır. Ve bunun ardından insanın Yaratıcısının anlatılması ve peygamber kıssaları gelir. İnternette çocuklara peygamber kıssalarını anlatan, ailesine, arkadaşlarına, doğaya, hayvanlara sevgi ve merhametle davranmasını öğreten çok güzel kaynaklar var.

Erişkin bir okuyucu söz konusu olunca, tıpkı Kur'an'ın metodolojisi izlenerek başlanabilir: Kur'an Fâtiha ile kulluğun esaslarını ortaya koyar, Allah ile irtibatı diğer tüm semâvi dinlerin aksine birebir formata getirir ve Adem'in kıssasıyla başlayarak insanın önemini, değerini anlatır, tevbeyi ilk halife'de ilk kez tanımlar. Ardından, İslâm'a teslim olanlarla yapılan ilk alaylardan dem vurur ve İsrailoğulları'na uzun bir hitap gerçekleştirir. İsrailoğulları'nı eleştirdiği, hatırlatmalar yaptığı metinler nasıl okunmalıdır? Aynı hataları yaparsanız, aynı duruma gelirsiniz [17], alt mesajıyla, Müslümanlaradır bu seslenişler. Demek ki ilk önce, bir toplumun, hangi konularda aşırı gidebileceği, nankörlük edebileceği gibi kıssalarla Kur'an'ın hem Mekkî muhatapları olan Yahudiler, hem de inananlar hedeflenir. Benzer metodoloji, sonraki sure olan Âl-i İmrân ile de devam eder: Medenî bir surenin Kur'an'ın 2. sure olma sebebi ne olabilir? Musevilerin ardından, Medine'deki Necran Hristiyanlarına seslenen ve Üçleme'yi çürüten deliller, inananlara kendisinden önceki Ehl-i Kitap'a dair bilgi, sav ve hakikat birikimini artırır.

Kur'an'da ayrıca yer alan toplum hayatını düzenleyici uyarılar, hatırlatmalar, emirler ve yasaklar ise her zaman her yerde okunabilir. Bunları özümserken özellikle dönemin Câhiliye örflerini açıklayan siyerler ya da tefsirler yardımcı olur.

Komşuluk ve hakları, günümüzde geldiği nokta ve buna yönelik ayetler, hadisler. Ve iyi örnekler - hem Müslümanlardan hem gayrimüslimlerden.

Akraba hakları, liyakat, şûra: en zorlayıcı şartlarda bile (ifk-iftira olayında) kesilmemesi istenen akrabalık, Hz. Hamza ve sahabenin katline sebep olmuş Uhud savaşındaki emre itaatsizlik sonrası yine de savaş/yönetimsel kararların şûra/danışma ile alınması emri... Peki günümüzde her şeye cevaben ortaya konulan ulûl-emr'den ayetin kast ettikleri aslında nedir? Her türlü haksızlığına rağmen lidere itaat mi? Aksine [18]. Günümüzde akrabaların düşmanlardan öte düşman bellenmesine sebep olan şeyler üzerinde düşünmek, öyle ki dertlerin paylaşılıp devâ arandığı mescitlerden herkesin aman kimse duymasın'cılıkla, elalem ne der'cilikle yapayalnız kaldığı izole hayatlara evrilmek...

Toplumda Cumhuriyet'in erken dönemlerinden itibaren asla hız kesmemiş olan, kırsal kesimlerdeki öksüz-yetim ve gelinlere uygulanan zulüm, mallarının ve miraslarının yenmesi, buna ait gerçek hikâyeler [19] ve bunları men eden ayetler. 

Çocuk hakları, evlat edinme: bizzat siyerde örneği görülen Hz Ali ve kardeşlerine yönelik olarak gerçekleşmiş olan koruyucu ailelik. Evvelki nikâhlardan doğan çocukların hakları, ayrım gözetilmemesine dair en hakikatli siyer örnekleri.

Nikâh, mehr (kadına verilen, kızın ailesinin asla takip olamayacağı, çiftin birlikte anlaştığı hediye), buna dayalı olarak gelen erkek-kadın miras payları, ve çeyizin Batı toplumlarından (özellikle monarşilerde kızları asil ailelerle evlendirme niyetiyle ortaya çıkmış olan araziler mallar mülkler) İslâmî hayata sokulması sonucu ortaya çıkan akıl almaz gaflet. Kadına verilen ve üzeri örtülen değerle ilgili okumalar [20]. Aile, mahremiyete verilen önem [21-24]. Batı toplumlarından geçen çeşit çeşit gösteriş uygulamalarıyla akıl almaz bir ticaret, bir soygunculuk haline gelen evlilik, bekârlığa veda, balayı, otel düğünleri, çiftlerin on yıllarca belini büken borçlanma ve ailevi sorunlara sebep olması üzerine sosyolojik araştırmalar. Dul kadınlarla evlenme sünneti, hattâ dul ve çocuklu kadınlarla evlenmek için yarışan en hayırlı sahabeler. Oğlum hayatı görsün niyetli, çocuklarını evlendirmeyen ebeveynler ve âhı alınan, kul hakkına girilen nice kızların ardından oğullara evlenmemiş gelin arayışları!

Doğaya ve tarihe bakışa teşvik eden Kur'anî ayetler ve üzerinde düşünmek üzerine okumalar: tarih, arkeoloji, astronomi, meteoroloji, tıp, çevre ve evren bilinci-yasaları, fizik, tabiat ve dengesi üzerine tüm bilimler (Sünnetullah), toplumbilim, tüm sosyal bilimler, insan, çocuk ve toplum davranışlarına dair bilimler, psikoloji, insana doğayı imâr etme ruhsatı (mimarî) ve bununla ilgili kısıtlamalar/koşullar üzerine çalışmak, bu meslekleri yüceltmek, insanları, gençleri teşvik etmek [25-27].

İnsan ilişkilerinde karşı cinsle olan ilişkilere dair tanımlar ve çerçeveler: erkeğin kadının onurunu, kadının da erkeğin onurunu koruyucu hâl ve hareketleri, özel hayat gizliliği ve siyerlerden örnekler. Erkek ve kadının kıyafet kodlamaları, bununla ilgili tanımlar ve gerekçeleri. Taciz, cezasız bırakılan tecavüz ve kadınların maruz kaldığı tüm incitmelere cevap veren ayetler, hadisler, modern dünyada, Avrupa ve Amerika'da ve İslâm ülkelerindeki tesettür ve tesettür yozlaştırılmalarına ait gözlemler. 

Takvâ ve tevbe gibi en temel kavramların izini sürmek [28-29].

Boşanma, boşanma hakları ve Peygamberimizin hadisleri, kadınlara boşanma öncesi ve sırasında nasıl davranılacağına dair ayetler - bu bilgisizlikle bugün kadınların katledilmeleri akıl almazdır! Boşanmış kadının barındırılması, çalışması, eski eşiyle ya da başkasıyla evlenmek isterse toplum baskısından uzak tutulması ve geçiminin sağlanması hakkında emirler... Nafaka, mal paylaşımına dair hükümler: bugün bir zulme dönüştürülmüş olan, kimi kötü niyetli insanlarca tamamen ticari getiri haline getirilen süresiz nafakayla sırt çevrilen hükümler. 

Konu gruplamalarına ek olarak, bir de ayetleri okurken altyapısını oluşturmamız gereken şey, vahiy gerekçeleri ve metin içi bağlamları. Ve bağlamdan koparılarak gayrimüslimlere karşı düşmanlık, cihatçılık gibi konularda Kur'an'ı gerekli gördüğü şartlar ve bu şartların oluşmadığı durumlardaki prensipleri ve bu şartlar boşverilerek gerçekleştirilen haksızlıklara dayanak yapılma örnekleri üzerinde düşünülmeli.  

Ayetleri okuma metotları

Ayetleri okuma biçimleri iki çeşittir: "Allah bundan bahsederken ne demek istedi?" (zihnî okuma), ve okurken "Allah bunu bana bildirirken kendimde neyi değiştirmemi istemiş olabilir?" (kalbî okuma) olarak iki çeşit yöntem/bilinç/yaklaşım izlemek mümkündür. Zihnî okuma için ayeti okuyanın bilgi seviyesinde kapsamlı şekilde anlamak için yapılan diğer okumalar çalışmalar yer alır, bu çalışmalar okuyanın bilgi seviyesini de artırarak her Kur'an okuyuşunda ona farklı kapılar açar. Çünkü Kur'an tüm sırlarını tek okuyuşta ortaya koymaz. Bazı ayetleri okurken aklınıza gelen soruların, ileriki sure ve ayetlerde cevaplarını görürsünüz. Böylece her okuma, bir öncekinin üzerine yeni sorular ve yeni cevaplar ekler. Böylece her okuma tecrübesinde okuyan, artık başka bir insandır. Bilgi üzerine arayış ve çalışma olmadan zihin zaten ayeti kavrayamaz.

Kalbî okuma ise, ayetin okuyanın yaşamına sirayet etmesi için tek yaklaşım olacaktır. Bu soru, ayet vahyedildiğinde Peygamberimiz'in bizzat yaşamına uygulayarak zaten en büyük örneği teşkil ettiği, ayet kendilerine okunduğunda da sahabe ve çevresindekilerin derhal uygulamaya çalışmasıyla kendilerine sorduklarını anlayabileceğimiz bir sorudur.

Son kertede, Kur'an'ı linguistik seviyede çalışmak [30-32]. "Bu kelime niçin kullanıldı, eş anlamlısı onlarca kelime niye niçin bu kelime seçildi?" Hattâ "bu noktalama harfi, bu hareke hangi amaca hizmet ediyor?" 

Üçüncül bilgi kaynakları

Sonra, sahih hadisler ve sünnet [33-34]. Örneğin, Peygamberimizin hep camide yer almasını istediği, asla cami dışına itmediği kadınlar, ve bunu daha onun hayatında iptal etmeye çalışanlar - günümüzde tamamen aksi yönde sürdürülen metotlar. Yaşamında, İslâm'a yönelik uyguladığı ve bireysel yaşamıyla kısıtlı olarak uyguladığı şeylerin ayrımının yapılması (onun gibi yiyip içmeye çalışmak, onu takip etmek değildir!). Sünnet ve hadisin zâhiriyle yetinmeyip, temelini, mantığını, prensiplerini çözümlemek. "Bunu, Peygamberim yapar mıydı?" sorusu ile hayatı şekillendirmek.

Eşzamanlı, ya da sonrasında, Tevhid tarihi ve Peygamberler [35], inançların tarihi, inanç psikolojisi ve Kur'an'dan uzaklaşma [36], Peygamberimizin vefatı sonrası İslâm tarihi, halifelerin zamanları [37-38] ve ortaya çıkan fitne dönemi. Bu dönemi ne kadar öğrenebildik? Oysa, "Sizden öncekilerin durumlarına bakın" minvalindeki bir sürü ayet, tarihi öğrenmeyi teşvik etmiyor mu? Müslümanların ayrışmasına sebep olan katliamlar ve yönetimler. Bir zamanlar, sadaka zekât verilecek yoksul bulunamazken, bir tane kul, karınca hakkından bile korkulan Asr-ı Saadet'ten, Avrupa Karanlık Çağın en dibini yaşarken Mâverünnehir'de ardıardına hem tıp hem astronomi âlimleri çıkıp müthiş eserlerin verdiği günlerden, bugün Müslümanların bile bilgisizlikle dudak büktüğü "câhil, geri kalmış Müslüman ülkeler" eleştirisine zemin veren konuma nasıl gelindi? Bunları, temellerini bilmemek, günümüzdeki ayrıştırıcı söylemlere karşı savunmasız, "Bölünüp parçalanmayın!" ayetlerine karşı utanç içinde bırakıyor bizi.

Sonuç

İslâm'dan ilham alıp onunla yetinerek tamamen bir şahsi tekâmül metodolojisi ile popülerlik bulan bir trend, İslâm'da safi ilham ile yetinmenin kâfi olacağı gibi bir zan oluşturur. Oysa yukarıda en genel çerçevesiyle verilen İslâm'ın Temelleri tasavvuf tarafından kapsanmaz ve kapsanamaz.

Tartışma

Evlerde duvarının tepsinden cenaze günleri hariç hindirilmeyen süs mahiyetindeki Kur'an bir yana, kitaplığı en iyi ihtimalle Kur'an hariç ama ona yakınmış gibi görünen bir sürü tasavvufi eserler, Kabala misâli kelime oyunlarıyla okuyanı şakına çeviren kitaplar [39], risalelerle doldurmak günümüzde "ilim öğrenmek"le bir tutulmaktadır. Bunun sonuçları, "Ne öğrenmeliyim?" sorusuna Kur'an, siyer, objektif bilgi veren kitaplar ile değil bambaşka ekollerle, kulların şahsi görüşleri ve yolları ile başlamak, onlar gibi kısa yoldan mutmain olmak ya da huşûya kavuşabilmek için, onların takipçisi (ayetin kınadığı gibi, "orduları") olmaktır. Ve yaşamında kendine sorduğu muhtemel pekçok soruya alabileceği cevaplar o duvardaki kitapta yazılıyken, bu cevapların kıyısından bile geçmeden ömrünü geçirmektir.


KAYNAKÇA

  1. "Kur'an-ı Kerim ve Sünnete Göre Tasavvuf", Yaşar Nuri Öztürk, Esma Yayınları, 2. baskı, 1985.
  2. "Nefs: Kusurları ve Tedavileri", Ebû Abdurrahman Sülemi, Semerkand Yayınları, İstanbul 2016.
  3. Kemal Sayar, "Mutluluk Tuzağı", Russ Harris'ten çeviren Sureyya Aysun, kişisel websitesi
  4. Kemal Sayar, "Yüksel ki Yerin Bu Yer Değildir!", Nihayet Dergi, Kasım 2020.
  5. "Hz. Muhammed'in Hayatı: En Erken Kaynaklara Dayanarak", Martin Lings (Ebû Bekir Sirâceddin), İnsan Yayınları, çev. Nazife Şişman, 212. (ikiyüzonikinci) baskı, 2017.
  6. "Allah'ın Elçisi Hz. Muhammed'in Hayatı" (I-II Tek cilt), Salih Suruç, Timaş Yayınları, 18. baskı Mayıs 2020, İstanbul
  7. "Müminlerin Annesi Hz. Hatice", Ömer Sabuncu, Semerkand Yayınları, 6. baskı, 2016.
  8. "Hatun", Musa Carullah Bigiyef, Kitabiyat Yayınları, (1916, basım 1930), Berlin.
  9. "Hz. Fâtımâ", Yaşar Nuri Öztürk, 7. baskı, Yeni Boyut Yayınları, 2013.
  10. "İmam Ali", Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 13. baskı, Ankara 2017
  11. "Hz. Ali Nehcü'l Belâğa (Hz. Ali'nin Konuşmaları, Mektupları ve Hikmetli Sözleri)" derleyen: eş-Şerîf er-Radî, çeviren: Prof. Dr. Adnan Demircan, Beyan Yayınları, 4. baskı
  12. "Hz. Âişe'nin Sahabeye Yönelttiği Eleştiriler", Bedruddin ez-Zerkeşî, haz. Bünyamin Erul, 10. baskı, 2017, OTTO Yayınları
  13. Yaqeen Institute, Dr Omar Suleiman, "F1rsts"(Forerunners) serisi, Youtube, 2020-2021.
  14. "İndirildiği Dönemin Işığında: Kur'an Tefsiri - Tevhid Mesajı", Prof. Dr. Hasan Elik, Dr. Muhammed Coşkun, 3. baskı, Haziran 2016, Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Vakfı (İFAV) Yayınları.
  15. "Kur'an'ın Temel Buyrukları", Yaşar Nuri Öztürk, Yeni Boyut Yay., 20. baskı, 2017, İstanbul.
  16. Kur'an-ı Kerim, Türkçe Meali, Yaşar Nuri Öztürk, Yeni Boyut Yayınları, 124. baskı.
  17. "Kur'an Mesajı, Meal-Tefsir", Leopold Weiss (Muhammed Esed), İşaret yayınları, 2. baskı, İStanbul, Eylül 2002. İngilizceden Türkçeye çevirenler: Cahit Koytak, Ahmet Ertürk.
  18. "Mâtürîdî: Kayıp Aydınlanmanın İzinde" Editör Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, (Bildiriler kitabı ve Müzakereler) 1. baskı Şubat 2020, OTTO Yayınları
  19. "onlyherstory" hesabı, Gerçek Türk Kadınlarına ait Biyografiler, instagram.
  20. "Hatun", Musa Carullah Bigiyef, Kitabiyat Yayınları, (1916, basım 1930), Berlin.
  21. "Mahremiyet Bağlamında Sosyal Medya ve Aile", aile forumu, DİB Yay. no 1485, 3. baskı Aralık 2019
  22. "Bir Arada Yaşama Ahlâkı", Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2019.
  23. "Eş Olarak Hz. Muhammed", Dr. Nermin Öztürk, Hülya Küçük, Dr. Mehmet Görmez, TDV Yay. no 269, 9. baskı Mart 2017 Ankara.
  24. "Hz Peygamber'in Edeb ve Ahlâkı", İsbehânî, çev. Naim Erdoğan, İz Yayıncılık, 4. baskı, 2014, İstanbul.
  25. "Allah, Tabiat ve Tarih", Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, 2. baskı, 2017, OTTO
  26. "Sarp Yokuşun Eteğinde İnsan", Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, 3. baskı 2017, OTTO Yayınları.
  27. Sosyal Teoloji - İnsanın Yeryüzü Serüveni" Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, 2. baskı 2018, OTTO Yayınları
  28. "Takva", Ejder Aşit, Düşün Yayıncılık, Kur'an Kavramları Serisi, 1. baskı, Mayıs 2019.
  29. "Tövbe - Affın Kapısı", Cemâlnur Sargut, Nefes Yayınları. 2. baskı, Mayıs 2017.
  30. "Kur'an'ın Korunmuşluğu Üzerine", Dr. Hasan Elik, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı (İFAV) Yayınları no 150, İstanbul 1998.
  31. "Kur'an'ın Edebî Dili - Lafız-Mânâ Uyumu", Dr. Fâdıl Sâlih es-Sâmarrâî, çev. Fatma Serap Karamollaoğlu, İşaret Yay. 2. baskı 2016, İstanbul.
  32. "Kur'an'ın Beyân Üslûbu (Soru-Cevap)", Dr. Fâdıl Sâlih es-Sâmarrâî, çev. Osman Ertuğrul, Rağbet yay., 2015, İstanbul.
  33. "Sünnet ve Hadisi Anlama Kılavuzu", Prof. Dr. Mehmet Görmez, 1. baskı, Şubat 2020, OTTO Yayınları.
  34. "8 Hadis İmamının Kitabından Rivayet Edilen Emir ve Yasak Hadisleri", Tercüme-tehric-düzenleme ve açıklama: Hanifi Akın, Karınca Polen Yay. Ekim 2017
  35. "İçindeki Putları Kır: Hz. İbrahim Gibi Ol", Abdullah Yıldız. Pınar Yayınları, 2019.
  36. "Müslüman Kültürde Kur'an'a Yabancılaşma Süreci", Prof. Dr. Ahmet Akbulut, 1. baskı, 2017, OTTO Yayınları
  37. "Ya Allah'ın Sevdikleri!", Cemâlnur Sargut, Tasavvuf Sohbetleri, sorular: Ferda Yıldırım, Nefes Yayınları, 4. baskı, Mart 2018
  38. Hz. Osman, Prof. Dr. İbrahim Sarıçam. TDV yayınları no 592. Aralık 2018
  39. "Hz. İbrahim, Fusûsu'l Hikem Çalışmaları," Cemâlnur Sargut. Nefes Yayınları, 3. baskı, Şubat 2017

 

İşbu Web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü yazı içeren bilgi-belge ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları blog yazarına aittir. İşbu web sitesinin içeriği, sitede kullanılan her türlü yazılı malzeme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.

Sitede yer alan bilgilerin çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, blog yazarının önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple bu sitede yer alan metinler kısmen veya tamamen sahibinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir Web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Manifesto

Uzun süredir kendimde gözlediğim bir şeyi buraya yazmam gerekiyor; çünkü burayı kitap, seyahat ve itiraz yazıları alanım olarak 2009'dan beri işgal ediyorum. Ben artık, kurgusal edebiyat okuyamıyorum. Dünyada milyarlarca kitap var, her hafta binlercesi basılıyor, her gün yüzlerce sayfası yazılıyor. Dünyadan el etek çekip hepsini okumaya kalksak bile buna ömrümüzün vefâ etmeyeceği aşikâr, şurada yazdığım üzere, belleğimizin de ; dahası, çok çok çok okumayı, misket sayar gibi kitap saymayı da gerekli görmüyorum: çünkü kurgunun sonu yok, ve daha büyük arayışlarınız varsa, tıkanacağı ve tükeneceği açık. Yaklaşık 200 yıldır, büyük yazarların klasiklerini okuyarak insanı, iç dünyasını, hezeyanlarını ve tekâmülünü öğrenmeye, takip etmeye çalıştı insanlık. Ancak bu kitap varlıklarının yaşamlarını kurgulayarak yazarlar, bir neviî insanın, yani kendilerinin aczlerini kırmaya çalışıyorlardı (Ahmet Altan'ın çarpıcı bir tespitini anımsarsak, " Kitap yazmak, insanın Tanrılığa en yaklaşt

Didem Madak - En Kalması Gereken Şair

İki nefes arasında yazdım bu yazıyı. İki nokta arasında. Şiirini okumadan şiiri hakkında okuduğum ilk şair değil Didem Madak, ama azıcık dizesinin yer verildiği bir yazıyı daha bitirmeden karar verdim kitaplarını alıp okumaya. İki sayfa arasında. Sözcükler dergisinin en güzel, dolu dolu sayılarından birinde, 57. (Eylül-Ekim) sayısında bir yazıda rastgeldim şiirlerine. Daha ilk satırlarda yüzüme çarpan dizelerin oyunları ve ne kadar oyuncu olurlarsa olsunlar, dile getirdiği anlamların sahiciliği aklımı başımdan aldı. İnanırım bazen bir kâse bal bile umutsuzdur                                                  (Enkaz Kaldırma Çalışmaları'ndan) Şiirindeki dilin örgütlenişi, biçim ve içerik üzerine bir yazı olsa da, yazı içinde atıf yapılan dizeleri aç kurt gibi aradığımı görünce kitaplarını almam şart oldu. Didem Madak, üç tane incecik şiir kitabı yayınlandıktan sonra 2011 yılında hayata veda etmiş bir şair. Daha söyleyecek, yazacak çok şiirleri kaldı onda. Son kitabı Pu

Cemâlnur Sargut Maratonu: Tövbe, Hz. İbrahim, ve Ya Allah'ın Sevdikleri

Cemâlnur Sargut'un ikisi derleme, birisi de bir televizyon yayınının kitaplaştırılmış hâli olan 3 kitabını tek bir yazıda sunacağım, çünkü üçünü de ortak bir bakış açısıyla ifade edebileceğimi düşünüyorum. Tanımayanlar için, Cemâlnur Sargut, "üniversite eğitimini kimya mühendisliğinde tamamladıktan sonra kimya öğretmeni olarak görev yapmıştır. Halen, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. Otuz yılı aşkın süredir tasavvuf alanında yurt içi ve yurt dışında çok yönlü çalışmalar yapmaktadır. " "Ya Allah'ın Sevdikleri!" kitabı, zamanında bir TV kanalında yayınlanmış birkaç bölümlük sohbetin kitaplaştırılması ve içlerinde en iyisi. Çünkü diğer iki kitapta görülebileceği gibi metinlerde benim fikrimce konu bütünlüğü bulunmuyor. İlk kitaptaki sohbetlerde soruları soran ve dağılmaya meyleden konuları toparlayan Ferda Yıldırım. Bu anlamda belli başlıklar altında toplanan akış çok güze